İngilizce - Türkçe
a physical object which connects to a line teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- phone
- {i} basit ses
- phone
- telefonla aramak
- phone
- ses/telefon
- phone
- hoparlör
- phone
- {i} telefon
Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
-She wanted my permission to use the phone.
Cep telefonunu kapatmalısın.
-You should turn off your cell phone.
- phone
- (fiil) telefon etmek
- phone
- dili telefon
- phone
- {f} telefon et
Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
-Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
Sen gelmeden önce lütfen bana telefon et.
-Please phone me before you come.
- phone
- i., k.dili. telefon. f., k.dili. telefon etmek
- phone
- çınka
- phone
- alısünlemek
- phone
- telefon etmek
Tom'un neden Mary'ye telefon etmek istediğini anlıyorum.
-I understand why Tom would want to phone Mary.
Anne ve babaya telefon etmek istiyorum.
-I'd like to phone the parents.
- phone
- alısün
- phone
- çınkalamak
- phone
- çınka etmek
- phone
- zeng etmek
- phone
- {i} selenli
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
a physical object which connects to a line teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- phone
a physical object which connects to a line
Heceleme
a phys·i·cal ob·ject which connects to a lineTürkçe nasıl söylenir
ı fîzîkıl ıbcekt hwîç kınekts tı ı laynTelaffuz
/ə ˈfəzəkəl əbˈʤekt ˈhwəʧ kəˈnekts tə ə ˈlīn/ /ə ˈfɪzɪkəl əbˈʤɛkt ˈhwɪʧ kəˈnɛkts tə ə ˈlaɪn/
Resimler
Geçmiş
Favoriler