a large stringed instrument; seated player holds it upright while playing

İngilizce - Türkçe

a large stringed instrument; seated player holds it upright while playing teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

İlgili Terimler

cello

viyolonsel

Tom'un viyolonsel çalabileceğini bilmiyordum. - I didn't know Tom could play the cello.

Tom muhtemelen buralarda viyolonsel çalmayı bilen tek kişidir. - Tom is probably the only one around here who knows how to play the cello.

cello

{i} çello

Sana gece geç saatlerde Çellonu çalmamanı söyledim, fakat çaldın ve şimdi komşular şikâyet etti. - I told you not to play your cello late at night, but you did and now the neighbors have complained.

O son derece iyi çello çalar. - He plays cello exceptionally well.

İngilizce - İngilizce

a large stringed instrument; seated player holds it upright while playing teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

cello

Heceleme

a large stringed instrument; seated play·er holds it up·right while playing