Betty güzel bir kızdır, değil mi?
 - Betty is a pretty girl, isn't she?
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
 - He married a Canadian girl.
Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
 - Women and girls would cross over the street rather than meet him.
Kız ince belli bir kadın haline geldi.
 - The girl has grown into a slender woman.
Sevgilisi de oradaydı.
 - His girlfriend was there, too.
Bu gece kardeşimin sevgilisiyle buluşacağım.
 - I'm going to meet my brother's girlfriend tonight.
Kız arkadaşına doğru koştum.
 - I ran into your girlfriend.
Tom ve kız arkadaşı aynı sınıfta.
 - Tom and his girlfriend are in the same class.