Bir bambu bisikletin nasıl yapıldığıma dair yönergeler aldık.
 - We received instructions on how to make a bamboo basket.
Ben yönergeleri izlemedim.
 - I didn't follow instructions.
Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
 - The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.
Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
 - You can't go wrong if you read the instructions carefully.
Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
 - The children didn't seem to understand the instructions.
Eğitimci öğleden sonraları talimatlar verdi.
 - The trainer gave instructions in the afternoons.
Kırsalda İngilizce eğitimi seviyesi çok düşük.
 - The level of English instruction in the country is very low.