süzülmek

listen to the pronunciation of süzülmek
Türkçe - İngilizce
percolate
glide
be filtered
filter
ride
(for one's eyes) to be about to close (owing to drowsiness)
(for one's eyes) to have a languorous look in them
drain
float
volplane
to run, flow
to be strained; to be filtered
seep
(for someone) to get thin, lose weight and strength
to be filtered, to be strained; to trickle; to glide, to soar; to lose weight, to get thin; to slip away, to creep away, to steal, to infiltrate; (gözyaşları) to run down
flow
plane
distill
distil
soar
to walk in a coquettish manner; to behave coquettishly (refers to bodily movements and facial expressions)
filtered
sail
lose weight
get thin
trail
trickle
steal
dribble down
creep away
strained
settle
slip away
sneak
infiltrate
slip
süzüm süzüm süzülmek
to walk in a very coquettish manner; to behave very coquettishly (refers to bodily movements and facial expressions)
havada süzülmek
soar
süzülme
infiltrate
süz
(Bilgisayar) filter for
süzülme
hovering
süz
{f} filter

I'm not filtering your tea. - Ben senin çayını süzüyorum.

Mary uses a paper filter to strain coffee. - Mary kahveyi süzmek için kağıt filtre kullanır.

süz
filter out
süz
filtrate
süzülme
gliding
Süzülme
(Tıp) filtration
havada süzülmek
sail
havada süzülmek
to float
imbikten süzülmek
to be distilled; to be alembicated
paraşütle süzülmek
parachute
süzülme
percolation
süzülme
volplane
süzülme
infiltration
süzülme
infiltration; gliding
süzülme
drainage
Türkçe - Türkçe
Süzmek işine konu olmak
Kanatları gerili olarak, görünür bir hareket yapmadan havada ilerlemek
Göz baygınlaşmak, mahmurlaşmak: "Bu sözleri söylerken mebusun gözleri süzülerek ufalıyordu."- P. Safa
Kuş kanatları gerili olarak görünür bir hareket yapmadan havada ilerlemek: "Kuş, gene havada süzülüp daireler çiziyor."- M. Ş. Esendal
Sessiz, gizlice ve kayıyormuş gibi gitmek
Akmak
Uyumlu ve salınarak yürümek veya yüzüne nazlı bir anlam vermek
Sessizce ve görünür bir hareket yapmadan ilerlemek
Çok zayıflamak
Uyumlu bir biçimde ve salınarak yürümek veya yüzüne nazlı bir anlam vermek: "Bir tanesinin elinde-muhakkak çalmış olacak- bir şık şemsiye, o günün sosyete hanımlarını taklit ederek kırıtıyor, süzülüyorlardı."- H. E. Adıvar
Süzme işine konu olmak
Baygınlaşmak, mahmurlaşmak
Sessizce ve görünür bir hareket yapmadan ilerlemek: "Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal."- Y. K. Beyatlı. İnsan sessiz, gizlice ve kayıyormuş gibi gitmek: "Bir daha vurdum ve cevap alamayınca her zaman yaptığım gibi usulca kapıyı açıp içeri süzüldüm."- H. Taner. Çok zayıflamak: "Yedi sekiz gün içinde kızcağız, süzülmüş, solmuş, gözleri çukura kaçmıştı."- M. Ş. Esendal
elenmek
süzülme
Bir uçağın motorunu boşa alarak veya durdurarak yaptığı uçuş
süzülme
Bir kuşun kanat vurmadan yaptığı uçuş
süzülme
Süzülmek işi
süzülmek