Tom has broken our engagement.
- Tom sözleşmemizi bozdu.
Tom had a previous engagement.
- Tom'un bir önceki sözleşmesi vardı.
No ambiguities are allowed in a contract.
- Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.
The contract was rather loose.
- Sözleşme oldukça gevşek.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
- Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
Did you make a formal agreement with him?
- Onunla resmi bir sözleşme yaptın mı?
I don't censor their articles.
- Onların sözleşmelerini sansürlemem.
Is Mexico a signatory to the Geneva Convention?
- Meksika, Cenevre Sözleşmesi'nde imza sahibi mi?
Bush respects the Geneva Convention.
- Bush Cenevre Sözleşmesine saygı duyuyor.
I will not translate contracts anymore.
- Artık sözleşmeleri çevirmeyeceğim.
Contracts have already been negotiated.
- Sözleşmeler zaten görüşüldü.