katılma

listen to the pronunciation of katılma
Türkçe - İngilizce
{i} attendance

In Japan, attendance at elementary and junior high school is compulsory. - Japonya'da ilk ve orta okula katılmak zorunludur.

Attendance is compulsory for all members. - Katılmak bütün üyeler için zorunludur.

addition
participation
(Hukuk) access, accession, adhesion
rise
admission
entry
convulsion
agreement, agreeing
being added, addition; joining, participation
joining

I wish you'd consider joining our team. - Keşke takımımıza katılmayı düşünsen.

Tom talked Mary into joining our band. - Tom Mary'yi grubumuza katılması için ikna etti.

(Denizbilim) integration
merger
(Biyokimya) insertion
contributing
merging
being added
inclusion
amalgamation
accession
accretion
convulse
{i} communion
katılmak
attend

You must attend to your work. - Siz işe katılmak zorundasınız.

Why are you going to Japan? To attend a conference in Tokyo. - Neden Japonya'ya gideceksin? Tokyo'da bir konferansa katılmak için.

kat
{i} storey

I live on the top floor of a six storey apartment block. - Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.

All storeys of the house are made of wood. - Evin tüm katları ahşaptan yapılmıştır.

katılmak
{f} join

Would you like to join us for a game of cards? - Kart oyunu için bize katılmak ister misiniz?

Tom came over to join us at our table. - Tom masamızda bize katılmak için uğradı.

katılmak
participate

He wants to participate in the contest. - O, yarışmaya katılmak istiyor.

Tom never said he wanted to participate. - Tom katılmak istediğini asla söylemedi.

kat
{i} fold

He was sitting with his arms folded. - Kolunu katlamış oturuyordu.

Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket. - Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.

katılma antlaşması
(Hukuk) accession treaty
katılma bileşiği
addition compound
katılma hakkı
(Hukuk) right of access
katılma işlemi
additive process
katılma polimerizasyonu
addition polymerization
katılma tepkimesi
addition reaction
kat
{i} floor

A fire broke out on the first floor. - Birinci katta bir yangın patlak verdi.

The library is on the 4th floor. - Kütüphane 4. kattadır.

kat
story

I live in a two story house. - Ben iki katlı bir evde yaşarım.

The photo he showed added color to his story. - Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.

kat
ply
katılmak
{f} subscribe
kat
stair

The young woman, after running up the stairs, opened the door of the house. - Genç kız, üst kata çıktıktan sonra, evin kapısını açtı.

Tom's knee hurts when he walks up or down stairs. - Yukarı veya alt kata yürürken Tom'un dizi acıyor.

katılmak
to be added (to); to mingle; to join, to come in on sb/sth, to amalgamate; (yarışma, sınav) to go in for sth; to attend, to be absent; to agree with, to go along with sb/sth; (suça) to abet
kat
{i} fall

Sami falls into that category of people. - Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.

Church participation has fallen. - Kilise katılımı düştü.

katılmak
participate in

They want to participate in the Olympic Games. - Onlar Olimpiyat Oyunları'na katılmak istiyorlar.

I don't want to participate in the ceremony. - Törene katılmak istemiyorum.

katılmak
affiliate with
kat
times

She knows ten times as many English words as I do. - O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.

A is 5 times as long as B. - A, B'nin 5 katı kadar uzundur.

kat
slab
kat
flight

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital. - Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

I carried Tom down two flights of stairs. - Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.

kat
film

I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid. - Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.

kat
(Tekstil) layer (fabric)
kat
(Jeoloji) horizon
kat
(Tekstil) fabric
kat
(Bilgisayar) embed
kat
(Bilgisayar) cube
katılmak
absent
katılmak
agree

Tom has agreed to attend. - Tom katılmak için anlaştı.

I'm afraid I have to agree with Tom's analysis. - Korkarım Tom'un analizlerine katılmak zorundayım.

katılmak
partaken
katılmak
go in for something
katılmak
be added
katılmak
partake in
katılmak
get out of breath
katılmak
turn
katılmak
added

Tom added his name to the list of people who wanted to attend the dance. - Tom adını dansa katılmak isteyenlerin listesine ekledi.

katılmak
get involved in

I want to get involved in politics. - Siyasete katılmak istiyorum.

katılmak
fall about laughing
katılmak
be in on
katılmak
be absent
katılmak
get

We don't like to get involved. - Katılmaktan hoşlanmıyoruz.

Tom and I are just getting ready to eat. Would you like to join us? - Tom ve ben sadece yemek yemek için hazırlanıyoruz. Bize katılmak ister misin?

katılmak
incorporate
katılmak
to be added
katılmak
abet
katılmak
affiliate
katılmak
amalgamate
katılmak
finger
katılmak
(deyim) make up
katılmak
come in on
katılmak
agree with

I have to agree with this. - Buna katılmak zorundayım.

I'm afraid I have to agree with Tom's analysis. - Korkarım Tom'un analizlerine katılmak zorundayım.

katılmak
come into
katılmak
to be absent
kat
coat

The house needs a new coat of paint. - Evin yeni bir kat boyaya ihtiyacı var.

Tom left his coat downstairs. - Tom ceketini alt katta bıraktı.

kat
crease
kat
flat

My flat is on the third floor. - Benim dairem üçüncü katta.

My flat is located on the first floor. - Dairem birinci katta bulunmaktadır.

kat
layer

The upper ocean has warmed up much more than deeper layers. - Üst okyanus derin katmanlardan çok daha fazla ısındı.

This morning there was a thick layer of frost. - Bu sabah kalın bir don katmanı vardı.

kat
convolution
kat
stratum
kat
coating
kat
covering
kat
pucker
kat
tier
kat
multitude
kat
multiple
kat
admix
katılmak
take part in

I wanted to take part in the party but I couldn't. - Partiye katılmak istedim fakat yapamadım.

If it's at all possible, I'd like you to take part in the next meeting. - Eğer mümkün olursa, bir sonraki toplantıya katılmak istiyorum.

katılmak
share in
katılmak
enter into
katılmak
contribute
katılmak
play at
katılmak
mingle
kat
by the times
katılmak
partook
katılmak
stand in
katılmak
adhere
Amerika birleşik devletlerine katılma günü
Admission day
antlaşmaya katılma
(Hukuk) accession
davaya katılma hakkı
(Hukuk) right to intervene
kat
set (of clothes)
kat
presence, the presence of a distinguished personage
kat
time(s)
kat
floor; storey, story; layer, stratum; covering; fold; coat, coating; multiple; time(s)
kat
(Matematik) multiple
kat
layer, stratum; fold
kat
story, floor, Brit. storey
kat
lap
kat
deck

The gift shop is on the second deck. - Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.

kat
(dokuma) pile
kat
thicknesses
kat
superinduce
kat
double

Your book is double the size of mine. - Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.

The number of employees doubled in ten years. - Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.

katılmak
to join (a group); to enter into, participate in (an activity)
katılmak
be out of breath
katılmak
contract in
katılmak
join in

Please feel free to join in. - Lütfen katılmak için çekinmeyin.

katılmak
take part

I wanted to take part in the party but I couldn't. - Partiye katılmak istedim fakat yapamadım.

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

katılmak
(görüşe) weigh in with
katılmak
club together
katılmak
ally
katılmak
enter
katılmak
go with
katılmak
attach oneself to
katılmak
(Hukuk) to incorporate
katılmak
to be added (to), be mixed (with)
katılmak
put in an appearance
katılmak
ally oneself
katılmak
chip in
katılmak
share
katılmak
accompany
katılmak
club

What club would you like to join? - Hangi kulübe katılmak istersiniz?

Masaru wants to join the English Club. - Masaru İngiliz Kulübüne katılmak istiyor.

katılmak
(for someone) to agree with
katılmak
sit in
katılmak
team up
katılmak
{f} precondition
katılmak
be in the swim
katılmak
{f} partake
katılmak
identify oneself with
katılmak
go in for
katılmak
play ball
katılmak
take a share in
katılmak
{f} range
katılmak
sit for
katılmak
be a party to
katılmak
be out of the swim
katılmak
subscribe to
katılmak
{f} number

A number of students said they would be happy to take part in the contest. - Birkaç öğrenci yarışmaya katılmaktan mutlu olacağını söyledi.

katılmak
be superadded
katılmak
affiliate#
organize bir suç örgütüne katılma
(Hukuk) membership of, participation in a criminal organisation
rosin katılma ürünü
(Kimya) rosin adduct
İngilizce - İngilizce

katılma teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Kat
A short form of the female given names Katharine and Katherine

During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.

kat
alternative spelling of khat
kat
An Arabian shrub (Catha edulis) the leaves of which are used as tea by the Arabs
kat
the leaves of the shrub Catha edulis which are chewed like tobacco or used to make tea; has the effect of a euphoric stimulant; "in Yemen kat is used daily by 85% of adults"
Türkçe - Türkçe
Katılmak işi
İletişim veya ortak davranışta bulunma yoluyla belirli bir toplumsal duruma girme süreci, iştirak
(Hukuk) İLHAK
iltihak
iştirak
Kat
misil
Kat
nezt
Kat
(Osmanlı Dönemi) MİRRE
Katılmak
iştirak etmek
Katılmak
paylaşmak
Katılmak
iltihak etmek
Katılmak
kavuşmak
kat
Daire. Ön, yan: "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır."- S. Birsel
kat
Sonuca bağlama, bitirme
kat
Kesme, kesilme
kat
Yemen ve Etyopya'da yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaççık
kat
Daire
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Tabaka
kat
Huzur
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü: "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık."- S. F. Abasıyanık
kat
İlgiyi kesme
kat
Jeoloji zamanlarından bir dönem içinde oluşmuş katmanlı kayaçlar
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
kat
Kesme, kesilme. İlgiyi kesme
kat
Nicelikçe kez, defa, misil
kat
(Osmanlı Dönemi) kesme; yol alma
kat
Kez, defa, misil
kat
Ön, yan
kat
Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Etyopya ve Yemen'de yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren ağaççık
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey; üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Makam, mevki
kat
Kesme
kat
Takım
kat
Ressam tarafından kullanılan boya hacmi
kat
Tekrarlanan bir sayının toplamı
kat
Giyeceklerde takım: "Birer kat elbise ile kalacağız."- A.Gündüz
katılmak
Aşırı derecede gülmek, ağlamak, gıdıklanmak, korkmak gibi tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılması üzerine soluk kesilmek: "Babam biraz surat astı, anam katıldı gülmekten."- F. R. Atay
katılmak
Aşırı derecede gülmek, ağlamak, gıdıklanmak, korkmak gibi tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılması üzerine soluk kesilmek
katılmak
Ortak olmak, benimsemek: "Her konuya kibar bir ses ve bir iki sözcükle katılmak özenindeydi."- Ç. Altan
katılmak
Bir topluluğa girmek, iştirak etmek
katılmak
Katma işi yapılmak
katılmak
Bir topluluğa girmek, iştirak etmek: "Üç dört ev ötedeki boş arsada çocukların oyunlarına katıldım."- N. Cumalı
katılmak
Ortak olmak, benimsemek
katılma