kadını

listen to the pronunciation of kadını
Türkçe - İngilizce
woman
An adult female human
{n} a femal of the human race
A woman is an adult female human being. a young Lithuanian woman named Dayva. men and women over 75 years old. a woman doctor
{f} staff with women; make womanish, make effeminate
{s} female (e.g.: a woman bus driver; a woman dentist); like a woman, womanly; of woman
To act the part of a woman in; with indefinite it
woman of the world: see world. a British weekly magazine for women, especially popular with married women who have families. battered woman syndrome woman suffrage Woman's Christian Temperance Union
An adult female human being
You can refer to women in general as woman. the oppression of woman. see also career woman
To make effeminate or womanish
an adult female person (as opposed to a man); "the woman kept house while the man hunted"
An adult female person; a grown-up female person, as distinguished from a man or a child; sometimes, any female person
a female person who plays a significant role (wife or mistress or girlfriend) in the life of a particular man; "he was faithful to his woman
la mujer; la se?ora; woman police officer, la mujer policia
Fem derivitave of human/man
women as a class; "it's an insult to American womanhood"; "woman is the glory of creation"
{i} adult female; female human being; female spouse (Informal); collective womankind; female person who plays an important part in the life of a specific notorious man; girlfriend, female lover (Informal)
One of the two sexes of the human species
an adult female person (as opposed to a man); "the woman kept house while the man hunted" a female person who plays a significant role (wife or mistress or girlfriend) in the life of a particular man; "he was faithful to his woman
To furnish with, or unite to, a woman
kadın
woman

Where did you see the woman? - Kadını nerede gördün?

She is a selfish woman. - O bencil bir kadındır.

kadın
female

Do you prefer a male or female doctor? - Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz?

He wanted female companionship. - O kadın arkadaşlık istedi.

kadın
women

The women really gave it their utmost. - Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

ev kadını
homemaker
kadın
broad
kadın
{i} she

One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy. - 455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.

She shot a warm smile at the old lady. - O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.

kadın
{i} hen

I was looking at a pretty hen. - Ben güzel bir kadına bakıyordum.

kadın
{i} Jane
genelev kadını
prostitute
hayat kadını
street walker
kadın
girl

Women and girls would cross over the street rather than meet him. - Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.

Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman. - Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.

kadın
married woman

Tom found out that Mary was a married woman. - Tom, Mary'nin evli bir kadın olduğunu öğrendi.

I'd never go out with a married woman! - Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!

kadın
eve

Tom falls in love with every woman he meets. - Tom tanıştığı her kadına âşık olur.

Tom thinks that women always tell their best friends everything. - Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.

kadın
wife

He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve. - Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.

He left his wife and shacked up with a woman half her age. - O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.

kadın
petticoat
kadın
lady

The old lady got down from the bus. - Yaşlı kadın otobüsten indi.

She shot a warm smile at the old lady. - O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.

kadın
bird
kadın
skirt

At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear. - Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.

kadın
femme

Mary is a femme fatale. - Mary bir baştan çıkaran kadın.

kadın
moll
bilim kadını
women in science
iş kadını
Businesswoman
kadın
the woman
kadın
(Argo) pussy
sokak kadını
Street woman
ev kadını
housewife

A housewife should be economical. - Bir ev kadını tutumlu olmalıdır.

I think that my mother is the perfect housewife. - Annemin mükemmel bir ev kadını olduğunu düşünüyorum.

ev kadını
1. housewife. 2. a good housekeeper, a good housewife
evin hem kadını hem erkeği olmak
wear the breeches
evin hem kadını hem erkeği olmak
wear the pants
evin kadını
goodwife
fransız kadını
Frenchwoman
hayat kadını
prostitute
hazır evin has kadını
colloq . someone who appears on the scene and reaps all the benefits without having done anything to deserve them
kadın
dame
kadın
lady's

The lady's wish is my command. - Kadının isteği benim emrimdir.

kadın
good at housekeeping
kadın
feme
kadın
gyno
kadın
distaff
kadın
gynous
kadın
prov. a title used after the names of older women
kadın
woman; married woman; lady; servant; female
kadın
(Konuşma Dili) cleaning woman; maid
kadın
woman who has lost her virginity
kadın
womenfolk
kadın
womankind
kadın
drag
kadın
ma
sokak kadını
street walker
sokak kadını/kızı
streetwalker, hooker
ıngiliz kadını
Englishwoman
Türkçe - Türkçe

kadını teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Kadın
karı
Kadın
eksikli
Kadın
bayan
Kadın
dişi
Kadın
hatun
Kadın
eksik etek
Kadın
(Hukuk) ZENNİ
Kadın
avrat
Kadın
zen
bilim kadını
Bilim adamı
bir kadını nikâh etmek
Bir erkek bir kadını nikâhla almak
ev kadını
Dışarıda çalışmayıp evinin işlerini yapan kadın
ev kadını
Ev işleriyle uğraşan ve bu işi iyi başaran kadın
hayat kadını
Para karşılığında erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden ve bu işi meslek edinen kadın, fahişe, orospu
ilim kadını
bakınız: bilim adamı
iş kadını
İş adamı
kadın
Bayan anlamında kullanılan bir unvan
kadın
Tahta kab
kadın
Bayan: "Hintli kadın toplantıyı renklendirmek için, herkesin kendisine bazı şeyler sormasını teklif ediyordu."- B. Felek
kadın
Hizmetçi
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı: "Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetlerine koşacak kadınlar veya erkekler görmek isterler."- A. Ş. Hisar
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı
kadın
Evlenmiş kız
kadın
Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan
sokak kadını
Kötü yola düşmüş kadın (veya kız)