kızlar

listen to the pronunciation of kızlar
Türkçe - İngilizce
girls

All of them are just here to pick up girls. - Onların hepsi sadece kızları götürmek için buradalar.

The girls are as busy as bees. - Kızlar, arılar kadar meşguldür.

maidens
kız
girl

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

I sometimes wonder if I am a girl. - Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.

kızlar ağası chief black eunuch
(in the sultan's harem)
kızlar birliği
sorority

She's a member of a sorority. - O bir kızlar birliği üyesidir.

kızlar grubu
bevy
kız
{i} bird

The girl let the bird loose. - Kız kuşu serbest bıraktı.

This little girl let the birds escape. - Bu küçük kız kuşların kaçmasına izin verdi.

kız
daughter

The Joneses love their daughter. - Joneslar kızlarını sever.

A good daughter will make a good wife. - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.

erkekler ve kızlar
boys and girls
genç kızlar
teenage girls
güzel kızlar
beautiful girls
kız
judy

That girl whose hair is long is Judy. - Saçı uzun olan kız Judy.

That girl who has long hair is Judy. - Uzun saçlı o kız Judy'dir.

kız
skirt

Mary was the only girl wearing a skirt. - Mary etek giyen tek kızdı.

Girls are wearing short skirts these days. - Kızlar bugünlerde kısa etek giyiyor.

kız
queen

There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter. - Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.

I've got a queen of hearts. - Benim bir kupa kızım var.

liseli kızlar
high-school girls
liseli kızlar
college girls
kız
resent

There was enormous resentment over high taxes. - Yüksek vergiler hakkında büyük bir kızgınlık vardı.

I resent the way he treated me. - Onun bana davranma şekline kızıyorum.

kız
lass
kız
bridle up
kız
wench
kız
picture card
kız
virgin

That girl who's wearing a scarf is a virgin. - Bir eşarp takan o kız bakire.

In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped. - Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.

kız
bridle at
kız
puss
abaza kızlar
horny girls/chicks
kız
gırl

His girlfriend is Japanese. - Onun kız arkadaşı Japon.

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

kız
country girl
kız
girl's
kız
chick

Tom loves fried chicken. - Tom, kızarmış tavuk seviyor.

I like roast chicken. - Fırında kızartılmış tavuğu severim.

kız
female

That teacher tends to be partial to female students. - Şu öğretmen kız öğrencilere düşkün olma eğilimindedir.

The female student that sat in front of the teacher is from Germany. - Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.

kız
(iskambil) queen
kız
Miss

I really miss my girlfriend. - Kız arkadaşımı gerçekten özlüyorum.

I'm beginning to miss my girlfriend. - Kız arkadaşımı özlemeye başlıyorum.

kız
maid

Mary went back to using her maiden name. - Mary tekrar kızlık adını kullanmaya başladı.

What's your wife's maiden name? - Karınızın kızlık soyadı nedir?

kız
maiden

What's your wife's maiden name? - Karınızın kızlık soyadı nedir?

Mary went back to using her maiden name. - Mary tekrar kızlık adını kullanmaya başladı.

kız
virgin, maiden
kız
lassie
kız
chicken

I like roast chicken. - Fırında kızartılmış tavuğu severim.

Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw. - Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.

kız
babe
kız
playing cards queen
kız
bunny

Mary wore bunny slippers. - Mary kız terlikleri giydi.

Tom gave his daughter a stuffed bunny. - Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.

kız
gal
kız
girl; daughter, girl; queen; virgin, maiden
kız
jenny
kız
colleen
kız
sheila
kız
jill

Jill is the only girl in our club. - Jill Kulübümüzde tek kız.

kız
demoiselle
yaşlı kızlar gibi
spinsterly
yaşlı kızlar gibi
spinsterish
Türkçe - Türkçe
Yavuz Sultan Selim'in kayıp hazinesinin bulunduğu Adana ilindeki kale
kızlar ağası
Osmanlı sarayındaki harem ağalarının başı
Kız
bint
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından seslenilirken kullanılır
kız
Dişi
kız
Dişi çocuk
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü: "Sesleri işitiyor musun, kızım?"- F. R. Atay. İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
Dişi çocuk: "Düşüncesi bu noktaya gelince birdenbire Azize'nin küçük kızını hatırladı."- H. E. Adıvar
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire: "Bulursam namuslu bir kızla evleneceğim."- B. R. Eyuboğlu
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire