işveren

listen to the pronunciation of işveren
Türkçe - İngilizce
employer

Mary said that she would reveal all of her employer's secrets if he did not raise her wage. - Mary, onun ücretini yükseltmeseydi onun işverenin tüm sırlarını açığa vuracağını söyledi.

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

taskmaster
boss
principal
employ

No one dares to contradict his employer for fear of being fired. - Kovulma korkusundan kimse işvereni ile çelişmeye cüret edemez.

Mary said that she would reveal all of her employer's secrets if he did not raise her wage. - Mary, onun ücretini yükseltmeseydi onun işverenin tüm sırlarını açığa vuracağını söyledi.

(Kanun) conductor
governor
the employer
master
işçi işveren ilişkileri
industrial relations
işçi işveren ilişkileri
labor relations
işverenler
employers

What would your previous employers say about you? - Önceki işverenleriniz sizin hakkınızda ne diyordu?

Employers expect their employees to give 110 percent. - İşverenler çalışanlarının yüzde 110 vermesini bekliyor.

Avrupa Sanayici ve İşveren Konfederasyonları Birliği
(Hukuk) Union of Industrial and Employers' Confederations of Europe (UNICE)
sömüren işveren
sweater
Türkçe - Türkçe
İşçileri ücretle çalıştıran gerçek veya tüzel kişi, çalıştıran, patron: "Fabrikaları, atölyeleri gezin, işçilerle, işverenlerle konuşun."- S. F. Abasıyanık
İşçileri ücretle çalıştıran gerçek veya tüzel kişi, çalıştıran, patron
TALİ İŞVEREN
(Hukuk) Alt müteahhit; taşaron
İşveren
çalıştıran