The investigation is continuing.
- Soruşturma devam ediyor.
The debate is continuing.
- Tartışma devam ediyor.
The footprints continued down to the river.
- Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.
He won't go on to graduate school.
- Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
Please go on with your story.
- Lütfen hikayene devam et.
You should go ahead and do it, just like you said you would.
- Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.
By all means. Go ahead.
- Kesinlikle. Devam et.
You are doing very well. Keep it up.
- Çok iyi yapıyorsun. Devam et.
You should go ahead and do it, just like you said you would.
- Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.
By all means. Go ahead.
- Kesinlikle. Devam et.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
I've decided to continue studying.
- Ben eğitime devam etmek için karar verdim.
Tom just kept right on talking.
- Tom hemen konuşmaya devam etti.
When the excitement died down, the discussion resumed.
- Heyecan azalınca,tartışma devam etti.
He resumed his work after a short break.
- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
I see no point in continuing this conversation.
- Bu konuşmaya devam etmenin amacı olmadığını anlıyorum.
Tom paused for a moment before continuing with the story.
- Hikayeye devam etmeden önce Tom bir an durdu.
We've just got to keep going.
- Biz sadece gitmeye devam etmek zorundayız.
We have to keep going.
- Gitmeye devam etmek zorundayız.
Black Americans continued to suffer from racism.
- Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
The Cold War continued.
- Soğuk Savaş devam etti.
He kept on working all the while.
- O,her zaman çalışmaya devam etti.
Ken kept on singing that song.
- Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.
It's useless to keep on thinking any more.
- Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
I want to keep on living with him.
- Onunla yaşamaya devam etmek istiyorum.
I really liked attending to that school. Every day, Gustavo would bring the guitar for us to play and sing during the break.
- Gerçekten o okula devam etmeyi sevdim. Gustavo bize mola sırasında oynamak ve şarkı söylemek için her gün gitar getirirdi.
Poverty prevented him from attending school.
- Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.