O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
- He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
Bir kedi; fareleri seven, köpeklerden nefret eden ve insanlara tahammül eden minyatür bir aslandır.
- A cat is a miniature lion that loves mice, hates dogs and tolerates humans.
O, bana küçük bir oyuncak aldı.
- She got me a tiny toy.
Erkek kardeşim bana küçük bir oyuncak satın aldı.
- My brother bought me a small toy.