yaralanmak

listen to the pronunciation of yaralanmak
التركية - الإنجليزية
get hurt
get injured

I didn't want to get injured. - Yaralanmak istemedim.

wounded
be wounded
be injured
injured

I didn't want to get injured. - Yaralanmak istemedim.

bruise
to be wounded, be injured
to be wounded, to be injured
fall
yarala
gall
yaralanma
{i} laceration
yaralanma
(İnşaat) injury

I stretch before exercising to prevent injury. - Egzersiz yapmadan önce yaralanmayı önlemek için gerinirim.

It's a very dangerous sport, where a slight mistake can lead to serious injury. - Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.

yaralanma
(Askeri) wound

My friend died from a wound. - Arkadaşım bir yaralanmadan dolayı öldü.

yaralanma
wounding
yarala
{f} hurting

I didn't tell him the truth because I was afraid of hurting his feelings. - Ona gerçekleri söylemedim çünkü duygularını yaralamaktan korktum.

yarala
{f} injured

A number of tourists were injured in the accident. - Kazada çok sayıda turist yaralandı.

Máire was injured in an accident. - Máire bir kazada yaralandı.

yarala
injure

Máire was injured in an accident. - Máire bir kazada yaralandı.

No one else was injured. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

yarala
{f} gashed
yarala
{f} hurt

Was anybody else hurt? - Başka kimse yaralandı mı?

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

yarala
{f} gash
yarala
{f} wound

Six hundred thousand men were killed or wounded. - Altı yüz bin asker öldürüldü veya yaralandı.

Many soldiers suffered terrible wounds in the battle. - Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.

yaralanma
{i} pounding
yaralanma
to injury
ağır yaralanmak
take the knock
bacağı yaralanmak
shin oneself
yarala
wounded

The soldier was wounded in the leg. - Asker bacağından yaralandı.

Thousands were killed or wounded. - Binlerce insan öldürüldü veya yaralandı

yaralanma
packet
التركية - التركية
Gücenmek, incinmek, kırılmak
Yaralama işi yapılmak: "Adamcağızın yaralanmamış tarafı kalmamış."- R. H. Karay
Yaralamak işi yapılmak; bir yerinde yara açılmak, bir yeri yara olmak
Gücenmek, incinmek, kırılmak: "Gururu yaralanan genç adam, duyduğu acı ile kendisini yeniden yaratmıştı."- Y. Z. Ortaç
yaralanma
Yaralanmak işi