junior; of an inferior in age

listen to the pronunciation of junior; of an inferior in age
الإنجليزية - التركية

تعريف junior; of an inferior in age في الإنجليزية التركية القاموس.

younger
daha genç

Manzara beni daha genç günlerime geri götürdü. - The scenery carried me back to my younger days.

Daha genç kuşak şeylere farklı şekilde bakar. - The younger generation looks at things differently.

younger
{s} küçük

Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi. - Lucy's mother told her to take care of her younger sister.

Sam Tom'dan iki yaş küçük. - Sam is two years younger than Tom.

younger
(sıfat) küçük
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} younger
junior; of an inferior in age
المفضلات