bebekler

listen to the pronunciation of bebekler
التركية - الإنجليزية
babies

Japanese women carry their babies on their backs. - Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.

Babies crawl before they walk. - Bebekler yürümeden önce emeklerler.

ınfants
bebek
baby

Be quiet, or the baby will wake up. - Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.

The baby cried all night. - Bebek tüm gece ağladı.

bebek
baby, infant; doll, dolly; girl, woman, baby, babe
bebek
infantile
bebek
infant

We need more medical care for infants. - Bizim bebekler için daha fazla tıbbi bakıma ihtiyacımız var.

She was adopted as an infant. - O bir bebekken evlat edinilmiştir.

bebek
neonate
bebek
bambino
bebek
cookie

Cookie was raised by Kate. - Bebek Kate tarafından yetiştirildi.

oyuncak bebekler
dolls
bebek
babe; doll; cookie
bebek
babunbaby
bebek
cooky
bebek
ınfant
bebek
{i} doll

My brother gave me a cute doll. - Erkek kardeşim bana sevimli bir oyuncak bebek verdi.

My sister made me a beautiful doll. - Kız kardeşim bana güzel bir oyuncak bebek yaptı.

bebek
suckling

The babies are suckling. - Bebekler süt emerler.

bebek
{i} babe

As innocent as a babe unborn. - Doğmamış bir bebek kadar masum.

When I last saw Tom he was just a babe in arms. - Tom'u son gördüğümde daha el kadar bebekti.

bebek
dolly
bebek
bantling
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) BENÂT
bebek
Sevgi seslenişi olarak kullanılan bir söz
bebek
Meme veya kucak çocuğu
bebek
Plastik, tahta, bez vb.nden yapılan insan biçiminde oyuncak: "Yarın seni bonmarşeye götüreceğim, beğendiğin bebeği alacağım."- H. E. Adıvar
bebek
Göz bebeği: "Uzun kirpikli gözleri sık sık açılıp kapanıyor, bebekleri daima hareket ediyordu."- P. Safa
bebek
Göz bebeği
bebek
Plastik, tahta, bez vb.nden yapılan insan biçiminde oyuncak
bebek
Anadolu'da ilkel bir kukla oyunu