Bebek ağlamayı kesti.
- The baby ceased crying.
Bebek tüm gece ağladı.
- The baby cried all night.
Hiç yavru güvercin gördün mü?
- Have you ever seen a baby pigeon?
Neden sık sık yavru güvercinler görmediğimizi hiç merak ettiniz mi?
- Have you ever wondered why we don't often see baby pigeons?
Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.
- Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there.
Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
- Mother asked the babysitter to watch the children.
Mary'nin bebeği bir aydan daha küçük.
- Mary's baby is less than a month old.
Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeği ile eski kiliseye girdi.
- An old man entered the old church with his elder son, his younger daughter and her little baby.
Bebeğin annesine ihtiyacı vardır.
- The baby needs its mother.
Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
- The baby is asleep. Don't make a noise.
O, gerçek bir bebek gibi davrandı.
- She acted like a real baby.
Tom, bir bebek gibi davranıyor.
- Tom is acting like a baby.
For a young man, he has the most babyish voice I've heard.
a baby elephant.
baby clothes.
Stand up for yourself - don't be such a baby!.
How come none of my babysitters ever looked like you?
- Why didn't any of my babysitters ever look like you?
Why didn't any of my babysitters ever look like you?
- How come none of my babysitters ever looked like you?