Anne ve babasının dışında, hiç kimse şüpheliyi savunmadı.
- Apart from his parents, nobody would defend the suspect.
Birkaç hatanın dışında, kompozisyonun mükemmeldi.
- Apart from a few mistakes, your composition was excellent.
Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
- Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his parents.
Biz sadece iki haftayı ayrı geçirdik.
- We've just spent two weeks apart.
Çocuk radyoyu parçalara ayırdı.
- The boy took the radio apart.
O, bir saati parçalara ayırdı.
- He took apart a watch.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
- Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.
- Tom needs to find an apartment not too far from where he works.
Tom benim yerimden uzakta olmayan bir apartmanda yaşıyor.
- Tom lives in an apartment not far from my place.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.
All right, but apart from the sanitation, the medicine, education, wine, public order, irrigation, roads, a fresh water system, and public health, what have the Romans ever done for us? - Life of Brian.
A handful of examples apart, an English preposition precedes its complement.
... ALAN RUSBRIDGER: Apart from The Guardian. ...
... the world apart from America. ...