There may be a killer who looks harmless in any social network.
- Sosyal ağlarda zararsız bir kişi gibi görünen bir katil olabilir.
Tom is quite harmless.
- Tom oldukça zararsız.
Mary's dog is inoffensive.
- Mary'nin köpeği zararsızdır.
They are all innocent children.
- Onların hepsi zararsız çocuklar.
The insurance company will compensate her for the loss.
- Sigorta şirketi zarar için onu telafi edecek.
The loss reached three million yen.
- Zarar üç milyon yene ulaştı.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
- Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
There may be a killer who looks harmless in any social network.
- Sosyal ağlarda zararsız bir kişi gibi görünen bir katil olabilir.
The flood did great damage to the crops.
- Sel, ekinlere büyük zarar verdi.
We went to court when they refused to pay for the damage.
- Zararı ödemeyi reddettikleri için mahkemeye gittik.
The bad weather marred the ceremony.
- Kötü hava törene zarar verdi.
Is eating between meals really bad for your health?
- Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır?
Indeed, computers are detrimental.
- Gerçekten, bilgisayarlar zararlıdır.
Tom's stressful job is having a detrimental effect on his health.
- Tom'un stresli işi sağlığı üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.
The damage will cost us a lot of money.
- Zarar bize çok paraya mal olacak.
They ravaged the countryside, obliterating everything in their path.
- Kırsal alana zarar verdiler, yollarında her şeyi bozuyorlardı..
Thoughtless speech may give rise to great mischief.
- Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
My shoes hurt. I'm in agony.
- Ayakkabım zarar gördü. Acı içindeyim.
Come on, Joe. Just a glass of beer won't hurt.
- Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.
Mr. Smith sued them for damages.
- Bay Smith zararlar için onlara dava açtı.
She sued him for damages.
- O, ona zararlar için dava açtı.
I'm sorry I hurt you. Don't apologize. You didn't do anything wrong, Tom.
- Ben size zarar verdiğim için üzgünüm. Özür dileme. Sen yanlış bir şey, yapmadım, Tom.
A word spoken at the wrong time can do very much more harm than good.
- Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.
Heavy smoking impaired his health.
- Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.
Lack of sleep was undermining her health.
- Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.