yarışçı

listen to the pronunciation of yarışçı
Türkçe - İngilizce
runner
contester or contender (in a sports event)
racer

Tom is a street racer. - Tom bir cadde yarışçısıdır.

sprinter
competitor
competitor; runner
yarış
race

Only four horses competed in the race. - Sadece dört at yarışta yarıştı.

The United States had won the race to the moon. - Amerika Birleşik Devletleri, aya yarışı kazandı.

yarış
competition, competing, vying
yarış
compete

Tom competes in ski races. - Tom kayak yarışında yarışıyor.

I competed with him for the first prize. - Birincilik ödülü için onunla yarıştım.

yarış
bout

The wrestler had his right leg broken in a bout. - Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.

yarış
course
yarış
compete with

Nobody can compete with that. - Hiç kimse onunla yarışamaz.

We can't compete with that. - Biz onunla yarışamayız.

yarış
{f} contest

Are you going to take part in the contest? - Yarışmaya katılacak mısınız?

The contestant made two false starts. - Yarışmacı, iki yanlış start yaptı.

yarış
racing

He knows better than to spend all his money on horse racing. - Bütün parasını at yarışına harcamayacak kadar akıllı.

Boats were racing last night. - Tekneler dün gece yarışıyorlardı.

yarış
gymkhana
yarış
racing track
yarışçılar
racers
nal toplayan yarışçı
tailender
yarış
race, contest of speed
yarış
run

The Yankees are running away with the pennant race. - Bayrak yarışında Yankiler fark atıyorlar.

Having run the race, Jane had two glasses of barley tea. - Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.

yarış
race; competition
yarış
vie
Türkçe - Türkçe
Bir spor dalında birbirini geçmeye çalışanlardan her biri, müsabık
Yarış
müsabaka
Yarış
(Osmanlı Dönemi) SEBAK
Yarış
(Hukuk) KONKUR
yarış
Genellikle bir ödül kazanmak amacıyla birbirini yenmeye çalışma, müsabaka
yarış
Yarışma, rekabet
yarış
Bir spor dalında genellikle ödül kazanmak amacıyla birbirini yenmeye çalışma, müsabaka: "Bunlardan kaç babayiğit bu ölüm yarışını göze alabilir?"- T. Buğra
yarışçı