It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
- Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
He died last year of old age.
- O, geçen yıl yaşlılıktan öldü.
Senescence is the last stage of life.
- Yaşlılık yaşamın son aşamasıdır.
He died last year of old age.
- O, geçen yıl yaşlılıktan öldü.
He died of old age two years ago.
- İki yıl önce yaşlılıktan öldü.
n. senectude n.old age. senectuous, a. old.
What is old age? First you forget names, then you forget faces, then you forget to pull your zipper up, then you forget to pull it down.
- Yaşlılık nedir? Önce isimleri unutursun, sonra yüzleri unutursun, sonra fermuarını çekmeyi unutursun, sonra onu indirmeyi unutursun.
He died last year of old age.
- O, geçen yıl yaşlılıktan öldü.
His niece is attractive and mature for her age.
- Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
I wet the bed until I was ten years old.
- Ben on yaşına kadar yatağı ıslatırdım.
Tom's eyes were wet with tears.
- Tom'un gözleri göz yaşları yüzünden ıslaktı.
Sam is two years younger than Tom.
- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
That fish lives in fresh water.
- O balık tatlı suda yaşar.
Fish like carp and trout live in fresh water.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.
The older you get, the more difficult it becomes to learn a new language.
- Ne kadar yaşlanırsan, yeni bir dili öğrenmek o kadar zor olur.
Older people are often afraid of trying new things.
- Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
He is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
She is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
My mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
Tears came to my eyes.
- Gözlerimden yaşlar geldi.
The best time of life is when you are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.
The best time of life is when we are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.