yaşında

listen to the pronunciation of yaşında
Türkçe - İngilizce
aged

She is aged seventeen. - O, on yedi yaşındadır.

I learned to swim aged four and a half. - Dört buçuk yaşında yüzmeyi öğrendim.

years old

When Justin Bieber started his music career, he was fourteen years old. - Justin Bieber müzik kariyerine başladığında on dört yaşındaydı.

My father will soon be forty years old. - Babam yakında kırk yaşında olacak.

year old
yaş
age

His niece is attractive and mature for her age. - Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.

Because of his age, my grandfather doesn't hear well. - Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor.

yaş
wet

I wet the bed until I was ten years old. - Ben on yaşına kadar yatağı ıslatırdım.

The paint on the seat on which you are sitting is still wet. - Oturduğun yerdeki boya hâlâ yaştır.

yaşında olmak
number
yaş
humid
yaş
dank
yaş
sappy
yaş
year; winter
yaş
{i} year

Sam is two years younger than Tom. - Sam Tom'dan iki yaş küçük.

My father is only fifteen years old. - Benim babam sadece on beş yaşında.

yaş
fresh

Fish like carp and trout live in fresh water. - Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

Take a fresh look at your lifestyle. - Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.

yaş
(Gıda) moisture
yaş
vintage
yaş
new

Older people are often afraid of trying new things. - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

The older you get, the more difficult it becomes to learn a new language. - Ne kadar yaşlanırsan, yeni bir dili öğrenmek o kadar zor olur.

yaş
young

She is five years younger than me. - O, benden beş yaş küçük.

John is not as old as Bill; he is much younger. - John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.

11 yaşında
11 years old
yaş
in age
... yaşında
aged
altı yaşında
six year old
beş yaşında
five year old
beş yaşında bir çocuk için boyama kitabı arıyorum
I would like to have a picture book for a five year old child
beş yaşında bir çocuk için uygun bir oyuncağınız var mı
Do you think this is suitable for a five year old child
bir yaşında hayvan
yearling
bu at kaç yaşında
How old is the horse
elli yaşında
quinquagenarian
iki yaşında erkek geyik
brocket
kaç yaşında
How old is he/she?
on oniki yaşında
preteen
on oniki yaşında çocuk
preteen
onun yaşında
at his age
sekiz yaşında
eight year old
seksen yaşında
he numbers eighty years
var yok approximately, about, close to: Ali beş yaşında var yok
I'd say Ali's close to five years old
yaş
damp; moist
yaş
slang bad, rough, tough
yaş
slang alcohol, liquor, booze
yaş
tears (in a person's eyes): bir damla yaş a tear
yaş
fresh (fruit) (as opposed to dried)
yaş
tear

This song is so moving that it brings tears to my eyes. - Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.

She called out to him, with tears running down her cheeks. - Yanaklarından süzülen yaşlarla ona seslendi.

yaş
clammy
yaş
time of life

The best time of life is when we are young. - Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.

The best time of life is when you are young. - Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.

yaş
unseasoned
yedi yaşında
seven year old
yüz yaşında
centenarian
üç yaşında som balığı
mort
yaşında