Yaklaşık iki hafta içinde.
- In ungefähr zwei Wochen.
Bu hafta sonu bir araba almak zorundayım.
- Ich muss dieses Wochenende ein Auto kaufen.
Onun babası haftada iki kez orada yemek yer.
- Sein Vater isst dort zweimal die Woche.
Onu haftada bir kez yaparız.
- Das machen wir einmal die Woche.
O, üç hafta New York'ta kaldı.
- He stayed in New York for three weeks.
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
You'd be surprised what you can learn in a week.
- Du wärst überrascht, was man in einer Woche lernen kann.
I started learning Chinese last week.
- Ich habe letzte Woche begonnen, Chinesisch zu lernen.