vatansız

listen to the pronunciation of vatansız
Türkçe - İngilizce
homeless
stateless
vatan
{i} homeland

Norway is my new homeland. - Norveç benim yeni vatanımdır.

They fought for their homeland. - Vatanları için savaştılar.

vatan
motherland
vatan
soil
vatan
habitat
vatan
fatherland

All traitors of the fatherland will be punished. - Vatanın bütün hainleri cezalandırılacak.

My fatherland is there, where my soul is. - Ruhum neredeyse vatanım oradadır.

vatan
(Politika, Siyaset) nation

Nationalism is not to be confused with patriotism. - Milliyetçilik, vatanseverlikle karıştırılmamalıdır.

I chose dual nationality. - Çifte vatandaşlığı seçtim.

vatan
native country

Georgia is his native country. - Gürcistan onun ana vatanı.

vatan
land
vatan
country

A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries. - Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.

Tom is a loyal citizen of his country. - Tom ülkesine sadık bir vatandaştır.

vatan
home

We'll fight to the end to protect our homeland. - Vatanımızı korumak için sonuna kadar savaşacağız.

At first, Meg was homesick. - İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.

Vatan
Blighty
Vatan
Britain or England as homeland (name used affectionately in jest)
vatan
native country, motherland, homeland, country
vatan
native land
vatan
(göçmen) old country
vatan
native shore
Türkçe - Türkçe
Vatanı olmayan
haymatlos
vatan
Yurt: "Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın / Bir vatan kalbinin attığı yerdir."- N. H. Onan
VATAN
(Osmanlı Dönemi) (C.: Evtan) Bir kimsenin doğup büyüdüğü yer. Yurt
vatan
Bir ulusun bağımsız ve egemen olarak üzerinde yaşadığı yeryüzü parçası ve onun havası ile karasularına denir
Vatan
(Osmanlı Dönemi) SAV
Vatan
(Osmanlı Dönemi) SE'V
vatan
Yurt
vatansız