unbelief teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- inançsızlık
- {i} imansızlık
- inanmayış
- inansızlık
- doubt
- {f} kuşkulanmak
Keşke benden kuşkulanmaktan vazgeçsen.
-I wish you would stop doubting me.
Benden kuşkulanmak için sebebin olduğunu biliyorum.
-I know you have reason to doubt me.
- doubt
- şüphelenmek
Tom'un Mary'den şüphelenmek için birkaç nedeni vardı.
-Tom had few reasons to doubt Mary.
Tom'dan şüphelenmek için hiçbir nedenim yoktu.
-I never had any reason to doubt Tom.
- doubt
- {i} kuşku
Onun masum olduğuna kuşkusuz olarak inanıyorum.
-I believe beyond doubt that she is innocent.
Bob'ın benim doğum günü partime gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum.
-I doubt if Bob will come to my birthday party.
- doubt
- {f} 1. kuşkulanmak, kuşku duymak, şüphelenmek, şüphe etmek: I doubt his integrity. Dürüstlüğünden kuşku
- unbeliever
- inançsız
- doubt
- kuşku duymak
- doubt
- şek
Tom'un yapmasını önerdiğin şekilde davranacağından şüpheliyim.
-I doubt that Tom would behave in the way you suggested he did.
Ben anadil olarak konuşan birinin bunu o şekilde söyleyeceğinden şüpheliyim.
-I doubt a native speaker would say it that way.
- doubt
- {i} güvensizlik
- unbeliever
- allaha inanmayan kimse
- doubt
- {f} şüphe et
Ondan şüphe etmek hiç aklıma gelmedi.
-It never occurred to me to doubt him.
Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.
-There is no room to doubt that he is a gifted artist.
- doubt
- güvenmemek
- unbeliever
- dinsiz
- unbeliever
- kâfir
Onlar müslümanlara hiçbir müslümanın kâfire karşı davranmadığı şekilde davranıyorlar.
-They behave towards Muslims in a way in which no Muslim would behave towards an unbeliever.
- unbeliever
- imansız
- doubt
- {f} emin olmamak
- doubt
- (fiil) kuşkulanmak, şüphesi olmak, kararsız olmak, emin olmamak, güvenmemek, şüphe etmek
- doubt
- elbette
Elbette o yeterince şüphe uyandırdı.
-Sure enough, he entertained doubts.
- doubt
- {f} kararsız olmak
- doubt
- {f} şüphe etmek
Ondan şüphe etmek hiç aklıma gelmedi.
-It never occurred to me to doubt him.
- doubt
- {i} endişe
- doubt
- {i} kuşku, şüphe
- doubt
- henüz belli olmayan
- doubt
- {i} şüpheli durum
- unbeliever
- gâvur
- unbeliever
- {i} (bir şeye/birine) inanmayan kimse
- unbeliever
- {i} imansız kimse
- unbeliever
- inansız
İlgili Terimler
unbelief teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- A lack (or rejection) of belief, especially religious belief
On hands and knees he looked at the empty siding and up at the sunfilled sky with unbelief and despair.
- doubt
- {n} want of belief, infidelity, incredulity
- A lack or rejection of belief, especially religious belief
- Disbelief; especially, disbelief of divine revelation, or in a divine providence or scheme of redemption
- a lack of religious belief, or a refusal to believe in a religious faith disbelief
- The withholding of belief; doubt; incredulity; skepticism
- a rejection of belief
- {i} state of not believing, lack of faith, skepticism
- apistia
- unbeliever
- One who does not believe, particularly in a deity (used by believers to describe other people)
- unbeliever
- {n} an infidel, a vile or wicked person
- unbeliever
- {i} one who does not believe, one who has no faith, skeptic
- unbeliever
- One who does not believe; an incredulous person; a doubter; a skeptic
- unbeliever
- People who do not believe in a particular religion are sometimes referred to as unbelievers. believer. someone who does not believe in God or a particular religion
- unbeliever
- A disbeliever; especially, one who does not believe that the Bible is a divine revelation, and holds that Christ was neither a divine nor a supernatural person; an infidel; a freethinker
- unbeliever
- someone who refuses to believe (as in a divinity)
- unbeliever
- One who does not believe, particularly in a deity
- unbelievingly
- incredulously, faithlessly, without believing, skeptically
- unbelievingly
- incredulously: in an incredulous manner; "the woman looked up at her incredulously"