GEREKLİLİK

listen to the pronunciation of GEREKLİLİK
Türkçe - İngilizce

GEREKLİLİK teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

gerek
need

At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand. - Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

My clock needs to be fixed. - Saatimin onarılması gerekiyor.

gereklilik
{i} necessity

Food is a basic necessity. - Gıda temel bir gerekliliktir.

Art is not a luxury, but a necessity. - Sanat bir lüks değil fakat bir gerekliliktir.

gereklilik
requirement
gereklilik
essentialness
gereklilik
must
gereklilik
necessity, need
gereklilik
pinch
gereklilik
necessity, need lüzum
gereklilik
materiality
gereklilik
exigence
gereklilik
exigency
gereklilik halinde
in case of necessity
gereklilik kipi
(Dilbilim) necessitative
gereklilik belgesi
(Ticaret) necessity certificate
gereklilik belirtimleri
requirement specification
gerek, gereklilik
need, necessity
gereklilik
entailment
gerek
whether or

I wondered whether or not Tom had told Mary she needed to do that. - Tom'un Mary'ye bunu yapması gerektiğini söyleyip söylemediğini merak ettim.

Tom was uncertain whether or not he should tell Mary. - Tom Mary'ye söyleyip söylememesi gerektiğinden emin değildi.

gerek
demand

He demanded that I should pay the money at once. - Parayı bir kerede ödemem gerektiğini talep etti.

Raising a child demands patience. - Bir çocuk yetiştirmek sabır gerektirir.

gerek
want

Tom didn't want to spend any more time than necessary in Boston. - Tom Boston'da gerektiğinden daha fazla zaman geçirmek istemedi.

Your shoes want mending. - Ayakkabılarının tamir edilmesi gerekiyor.

gerek
concern

Should we be concerned? - Endişeli olmamız gerekiyor mu?

To tell the truth, this matter does not concern it at all. - Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.

gerek
occasion
gerek
ought

You ought to have known that he was sick in bed. - Onun yatakta hasta olduğunu bilmen gerekirdi.

You ought to see a dentist. - Bir diş hekimini ziyaret etmen gerekiyor.

gerek
requirement

In my opinion, happiness has a few fundamental requirements. - Bana göre, mutluluğun birkaç temel gereksinimi var.

Our college won't admit Tom until he meets all the requirements. - Bizim üniversite bütün gereksinimleri karşılayıncaya kadar Tom'u kabul etmeyecek.

gerek
involvement
gerek
required to

You're required to help them. - Ona yardım etmen gerek.

All passengers are required to show their tickets. - Tüm yolcuların biletlerini göstermeleri gerekir.

gereklilik
vitalism
gereklilik
requisiteness
gereklilik
vitality
gerek
(Nükleer Bilimler) necessary

If you are going abroad, it's necessary to have a passport. - Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

I find it necessary to be able to say what I feel. - Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.

gerek
the need
asıl gereklilik
essentiality
gerek
necessity, need, requirement; necessary, needed; whether ... or
gerek
exigence
gerek
both ... and: Gerek annesi, gerek babası aynı yerdendirler. Both his mother and his father are from the same place
gerek
whether ... or: Gerek ben gideyim, gerek siz gidin, gerek o gitsin, farketmez. Whether it is I or you or he who goes, it does not make any difference
gerek
requisition
gerek
necessity

There is no necessity for you to do that. - Onu yapmana gerek yok.

We understand the necessity of studying. - Eğitimin gerekliliğini anlıyoruz.

gerek
exigency
gerek
repeated, preceding nouns or phrases in parallel position
gerek
pinch

This will come in handy in a pinch. - Bu gerektiğinde işe yarayacak.

You'll get used to living alone in a pinch. - Gerektiğinde yalnız yaşamaya alışacaksın.

Türkçe - Türkçe

GEREKLİLİK teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

gereklilik
Gerekli olma durumu, lüzum
gereklilik kipi
Fiilin yapılması gerektiğini belirten isteme kipi. Türkçede bu kip -malı / -meli ekiyle kurulur: Gelmeliyim, gelmelisin, gelmeli, gelmeliyiz, gelmelisiniz, gelmeliler gibi
Gerek
(Hukuk) İKTİZA
gerek
Kelimeleri, kelime öbeklerini, görevdeş ögeleri birleştirme, eşitlik, istenileni seçme gibi anlamlar katarak bağlar
gerek
Bir şeyin yapılabilmesinin veya olabilmesinin bağlı olduğu (şey), lazım: "Mecnunlara Leylâ gerek, bana seni gerek seni."- Yunus Emre
gerek
Güçlü ihtimal belirtir
gerek
İcap

Bu yalnızca biraz istikrar icap ettirir. - Bu sadece biraz kararlılık gerektirir.

gerek
Bir şeyin yapılabilmesinin veya olabilmesinin bağlı olduğu (şey), lâzım
gerek
Kelimeleri, kelime öbeklerini, görevdeş ögeleri birleştirme, eşitlik, istenileni seçme gibi anlamlar katarak bağlar: "Gerek baba, gerek de ana tarafından sofuluk göreneğine vâris olmadım."- Y. K. Beyatlı. İcap: "... millî güvenlik gereklerinin ihlal edilmesi ... hâlinde belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklayabilir."- Anayasa
gerek
Güçlü ihtimal belirtir: "Bunların bir bildikleri olsa gerek."- M. Ş. Esendal
GEREKLİLİK