gerekli̇li̇k

listen to the pronunciation of gerekli̇li̇k
Турецкий язык - Английский Язык

Определение gerekli̇li̇k в Турецкий язык Английский Язык словарь

gerek
need

I need medicine. Where is the pharmacy? - Bana ilaç gerek. Eczane nerede?

My clock needs to be fixed. - Saatimin onarılması gerekiyor.

gereklilik
{i} necessity

Art is not a luxury, but a necessity. - Sanat bir lüks değil fakat bir gerekliliktir.

In the United States the automobile is a necessity and not a luxury. - Amerika Birleşik Devletleri'nde otomobil bir lüks değil, bir gerekliliktir.

gereklilik
requirement
gereklilik
essentialness
gereklilik
must
gereklilik
necessity, need
gereklilik
pinch
gereklilik
necessity, need lüzum
gereklilik
materiality
gereklilik
exigence
gereklilik
exigency
gereklilik halinde
in case of necessity
gereklilik kipi
(Dilbilim) necessitative
gerek, gereklilik
need, necessity
gereklilik belgesi
(Ticaret) necessity certificate
gereklilik belirtimleri
requirement specification
gereklilik
entailment
gerek
whether or

Tom was uncertain whether or not he should tell Mary. - Tom Mary'ye söyleyip söylememesi gerektiğinden emin değildi.

Tom wasn't certain whether or not he should tell Mary. - Tom Mary'ye söylemesi gerekip gerekmediğinden emin değildi.

gerek
demand

Raising a child demands patience. - Bir çocuk yetiştirmek sabır gerektirir.

I demanded that he should pay. - Onun ödemesi gerektiğini iddia ettim.

gerek
want

If you don't want to go, you don't need to. - Gitmek istemiyorsan, gitmene gerek yok.

Tom didn't want to spend any more time than necessary in Boston. - Tom Boston'da gerektiğinden daha fazla zaman geçirmek istemedi.

gerek
concern

The existing law concerning car accidents requires amending. - Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.

Concerning this matter, I'm the one to blame. - Bu konuyla ilgili, suçlanması gereken kişi benim.

gerek
occasion
gerek
ought

I think that you ought to apologize to her. - Ben ondan özür dilemen gerektiğini düşünüyorum.

You ought to have known that he was sick in bed. - Onun yatakta hasta olduğunu bilmen gerekirdi.

gerek
requirement

Experience is requirement for this profession. - Deneyim bu meslek için gereklidir.

Please tell me the requirements for admission to the college. - Koleje kabul için gerekli şeyleri anlatabilir misiniz.

gerek
involvement
gerek
required to

Newton discovered that a force is required to change the speed or direction of movement of an object. - Newton gücün bir nesnenin hareket hızını ya da yönünü değiştirmek için gerekli olduğunu keşfetti.

All passengers are required to show their tickets. - Tüm yolcuların biletlerini göstermeleri gerekir.

gereklilik
vitalism
gereklilik
requisiteness
gereklilik
vitality
gerek
(Nükleer Bilimler) necessary

I find it necessary to be able to say what I feel. - Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.

If you are going abroad, it's necessary to have a passport. - Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

gerek
the need
asıl gereklilik
essentiality
gerek
necessity, need, requirement; necessary, needed; whether ... or
gerek
exigence
gerek
both ... and: Gerek annesi, gerek babası aynı yerdendirler. Both his mother and his father are from the same place
gerek
whether ... or: Gerek ben gideyim, gerek siz gidin, gerek o gitsin, farketmez. Whether it is I or you or he who goes, it does not make any difference
gerek
requisition
gerek
necessity

Art is not a luxury, but a necessity. - Sanat bir lüks değil fakat bir gerekliliktir.

We understand the necessity of studying. - Eğitimin gerekliliğini anlıyoruz.

gerek
exigency
gerek
repeated, preceding nouns or phrases in parallel position
gerek
pinch

This will come in handy in a pinch. - Bu gerektiğinde işe yarayacak.

You'll get used to living alone in a pinch. - Gerektiğinde yalnız yaşamaya alışacaksın.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение gerekli̇li̇k в Турецкий язык Турецкий язык словарь

gereklilik
Gerekli olma durumu, lüzum
gereklilik kipi
Fiilin yapılması gerektiğini belirten isteme kipi. Türkçede bu kip -malı / -meli ekiyle kurulur: Gelmeliyim, gelmelisin, gelmeli, gelmeliyiz, gelmelisiniz, gelmeliler gibi
Gerek
(Hukuk) İKTİZA
gerek
Kelimeleri, kelime öbeklerini, görevdeş ögeleri birleştirme, eşitlik, istenileni seçme gibi anlamlar katarak bağlar
gerek
Bir şeyin yapılabilmesinin veya olabilmesinin bağlı olduğu (şey), lazım: "Mecnunlara Leylâ gerek, bana seni gerek seni."- Yunus Emre
gerek
Güçlü ihtimal belirtir
gerek
İcap

Bu yalnızca biraz istikrar icap ettirir. - Bu sadece biraz kararlılık gerektirir.

gerek
Bir şeyin yapılabilmesinin veya olabilmesinin bağlı olduğu (şey), lâzım
gerek
Kelimeleri, kelime öbeklerini, görevdeş ögeleri birleştirme, eşitlik, istenileni seçme gibi anlamlar katarak bağlar: "Gerek baba, gerek de ana tarafından sofuluk göreneğine vâris olmadım."- Y. K. Beyatlı. İcap: "... millî güvenlik gereklerinin ihlal edilmesi ... hâlinde belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklayabilir."- Anayasa
gerek
Güçlü ihtimal belirtir: "Bunların bir bildikleri olsa gerek."- M. Ş. Esendal
gerekli̇li̇k
Избранное