to somebody

listen to the pronunciation of to somebody
İngilizce - Türkçe
birini

Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun - You live next to somebody I work with.

birine

Bunu başka birine söyle. - Tell it to somebody else.

Çek birine para ödeme yöntemidir. - A check is a method of paying money to somebody.

birisi

Onun bir gün birisi olacağından eminim. - I'm sure he's going to be somebody someday.

Birisi beni dışarı çıkarsın. İçeride kilitli kaldım. - Let me out, somebody. I'm locked in.

{i} biri

Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı. - As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.

Birinin bağırdığını duyduk. - We heard somebody shout.

to them
onlara

Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım. - I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.

O, onlara karşı çok nazikti. - He was very kind to them.

somebody
bir kimse
to me
bana göre

O bana göre altı yıl kıdemli. - She is senior to me by six years.

O bana göre iki yıl kıdemli. - She is senior to me by two years.

to you
sana

Kanatlarım olsa, sana uçarım. - If I had wings, I would fly to you.

Bir kuş olsam, sana uçabilirim. - If I were a bird, I would have been able to fly to you.

to us
bize

Avukat yeni yasayı bize açıkladı. - The lawyer explained the new law to us.

Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik. - We demanded that he explain to us why he was late.

important person
ağır top
to it
ona
to someone
birini

Tom tanımadığı birinin yanında oturdu. - Tom sat down next to someone he didn't know.

to you
size

Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım. - I will write to you as soon as I can.

Üzgünüm size yazmam uzun sürdü. - Sorry it took me so long to write to you.

somebody
önemli birisi
to someone
birine

Eğer uçağın kaza yapacağını birine söylersen, bu söylem hiç bir şey ifade etmeyecek. - If you say this to someone whose plane is going to crash, this phrase is not going to mean anything.

Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz. - In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.

somebody
{i} kimisi
to it
o
to me
bendene
to this
Bunun

Bunun için görünenden daha fazlası varsa, umarım bana söylersin. - If there's more to this than meets the eye, I hope you'll tell me.

Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim. - In relation to this, I am to blame.

to you
senine
to you
sizlerin
to your
için
important person
önemli kimse
somebody
{z} biri, birisi, bir kimse: Somebody telephoned you. Biri sana telefon etti. i., k.dili. önemli biri, hatırı sayılır biri
somebody
{i} şahsiyet
somebody
hatırı sayılır kimse
somebody
{i} önemli kimse

Ben önemli kimseyim ve önemliyim. - I am somebody and I am important.

somebody
büyük şahsiyet
somebody
{i} bazısı
somebody
{i} kimse

Ben önemli kimseyim ve önemliyim. - I am somebody and I am important.

O onun biri olduğunu düşünüyor ama aslında hiç kimse değil. - He thinks he is somebody, but really he is nobody.

to her
ona
to him
ona

Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu. - We had no choice but to leave the matter to him.

Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok. - I've got nothing to say to him.

to someone
hatır için as a favor
to this
buna

Buna alışkın değilim. - I'm not used to this.

Buna asla alışmayacağım. - I'll never get used to this.

to somebody

    Heceleme

    to some·bo·dy

    Türkçe nasıl söylenir

    tı sʌmbıdi

    Telaffuz

    /tə ˈsəmbədē/ /tə ˈsʌmbədiː/

    Videolar

    ... I love to put myself in somebody else's shoes and, you know, think about their style of ...
    ... example I know of somebody who is a model patient. ...