to give a right of entrance; as, a ticket admits one into a playhouse

listen to the pronunciation of to give a right of entrance; as, a ticket admits one into a playhouse
İngilizce - Türkçe

to give a right of entrance; as, a ticket admits one into a playhouse teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

admit
{f} içeri almak, almak; kabul etmek: They won't admit you. Seni içeri sokmazlar
admit
içeri al,kabul et
admit
girmesine müsaade etmek
admit
{f} içeri almak
admit
girme müsaadesi giriş hakkı
admit
içeri al

18 yaşın altındaki çocuklar içeri alınmazlar. - Children under 18 are not admitted.

admit
teslim etmek içeriye bırakmak
admit
(Kanun) ikrar etmek
admit
admit içeri al/itiraf et
admit
müsaade etmek admit of imkân vermek admittance içeriye kabul
admit
{f} almak
admit
girmesine izin vermek
admit
itiraf etmek

Bir zamanlar terörist bir gruba katıldığını Mary'ye itiraf etmek zorunda kalması Tom'u cesaretlendirdi. - It took Tom every ounce of courage he had to admit to Mary that he had once been part of a terrorist group.

İtiraf etmek o kadar zor değildi, değil mi? - That wasn't so hard to admit, was it?

admit
içeriye bırakmak
admit
içeriye almak
admit
izin vermek
admit
{f} kabul etmek

Horladığımı kabul etmek zorundayım. - I must admit that I snore.

Tom'dan yardım isteme konusunda biraz tereddütlü olduğumu kabul etmek zorundayım. - I have to admit I'm a little hesitant about asking Tom for help.

admit
Girilmez
admit
{f} meydan vermek
İngilizce - İngilizce
admit
to give a right of entrance; as, a ticket admits one into a playhouse