to behold, see, watch, seek for, appear

listen to the pronunciation of to behold, see, watch, seek for, appear
İngilizce - Türkçe

to behold, see, watch, seek for, appear teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

look
{i} bakış

Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım. - Every time I look at this picture, I think of my father.

Eğer bakışlar öldürebilse, ben zaten şimdiden ölmüş olurum. - If looks could kill, I'd be dead by now.

look
{f} görünmek, gözükmek: He looks ill. Hasta görünüyor
look
{f} göstermek

Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı. - My friend doctored his ID to make it look like he was 18.

O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor. - She wears high heels to make herself look taller.

look
{i} bakma

Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti. - She asked me to look after her baby in her absence.

Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız. - Sometimes we need to look back to know where we are going to.

look
iyileşmek
look
(Askeri) faal
look
görünmek

O daha genç görünmek istiyor. - She wants to look younger.

Tom aptal görünmek istemiyor. - Tom doesn't want to look foolish.

look
okşamak
look
{f} bak

O bana baktı ve gülümsedi. - He looked at me and smiled.

O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi. - Many nights did he spend, looking up at the stars.

look
dikkat etmek

Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın. - You'll have to look out for Tom.

Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım. - I have an obligation to look out for Tom's interests.

look
{f} ummak
look
nazar etmek
look
(fiil) bakmak, görünmek; ummak, ümit etmek; göstermek
look
look about etrafına bakmak
look
bakın

Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı. - The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.

O güzel küçük kıza bakın. - Look at that pretty little girl.

look
{f} s_h.bak+e.görün
look
{i} yüz ifadesi
look
{i} nazar
İngilizce - İngilizce
{v} look
to behold, see, watch, seek for, appear