to be alive; to have life

listen to the pronunciation of to be alive; to have life
İngilizce - Türkçe

to be alive; to have life teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

live
yaşamak

Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu? - Does Tom earn enough money to live in the city?

Gelecek ayın sonunda on yıldır burada yaşamakta olacak. - He will have lived here for ten years by the end of next month.

live
live and learn yaşadıkça ögrenmek
live
{s} güncel
live
{f} on ile geçinmek
live
(Televizyon) canlı yayın

Futbol maçı öğleden sonra saat beş'te canlı yayınlanacak. - The soccer game will be transmitted live at five p.m.

Bizi izlemeye devam edin. Canlı yayınımız kısa süre içinde geri dönecek. - Stay tuned. Our live stream will return shortly.

live
akımlı
live
cereyanlı (tel/ray vb)
live
radyo

Dan radyoda canlı çaldı. - Dan played live on the radio.

live
gereksinimlerini karşılamak
live
çıngıyla yüklü
live
cereyanlı
live
canlı (yayın)
live
diri
live
(yayın) naklen
live
canlı

Kazada çok sayıda canlı kayboldu. - Many lives were lost in the accident.

Büyükbabam 90 yaşında ve çok canlı. - My grandfather is 90 years old and very lively.

live
ömür sürmek
live
hayatta olmak
live
eğleşmek
live
{s} patlamamış (bomba)
İngilizce - İngilizce
live
to be alive; to have life