the action of the verb to grow

listen to the pronunciation of the action of the verb to grow
İngilizce - Türkçe

the action of the verb to grow teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

growing
büyüyen

Hükümetin kararı üzerine büyüyen öfke var. - There's growing anger over the government's decision.

Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var. - He has unsightly hairs growing out of his ears.

growing
{s} gelişen
growing
büyüyor

Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor. - My baby is also eight months old, is healthy and is growing by leaps and bounds.

O ülkenin ekonomisi büyüyor. - That country's economy is growing.

growing
büyümekte olan
growing
{f} geliş

İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor. - Trade between the two countries has been steadily growing.

growing
{i} gelişim
growing
gelişerek
growing
{i} yetiştirme

Kendi yiyeceğini yetiştirmeye çalışmalısın. - You should try growing your own food.

Organik tarım kimyasallar olmadan bir bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyve) yetiştirme yöntemidir. - Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.

growing
{i} tarım

Organik tarım kimyasallar olmadan bir bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyve) yetiştirme yöntemidir. - Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.

growing
{s} çoğalan
growing
{i} gelişme
growing
{i} büyüme

Liste büyümeye devam ediyor. - The list keeps growing.

Büyüme hızı katlanarak büyüyor. - The rate of growth is growing exponentially.

growing
{s} artan

Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var. - They have a growing population; therefore they need more and more food.

İngilizce - İngilizce
growing
the action of the verb to grow

    Heceleme

    the ac·tion of the verb to Grow

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi äkşın ıv dhi vırb tı grō

    Telaffuz

    /ᴛʜē ˈaksʜən əv ᴛʜē ˈvərb tə ˈgrō/ /ðiː ˈækʃən əv ðiː ˈvɜrb tə ˈɡroʊ/