Yeni hükümetin malî sorunları var.
- The new government has financial troubles.
Onların sorunlarıyla ilgili yapacak bir şeyim yok.
- I have nothing to do with their troubles.
O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- She was always willing to help people in trouble.
Başı dertte iken benden yardım istedi.
- She asked me for help when she was in trouble.
Lezzetli yemeklerinizi hazırlama zahmetine girdiğiniz için teşekkür ederim.
- Thank you for taking the trouble to prepare your delicious meals.
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
- He took the trouble to send me the book.
Onun yeni fikirleri daha tutucu iş arkadaşlarıyla sık sık başını derde sokuyor.
- Her novel ideas are time and again getting her into trouble with her more conservative colleagues.
İşle ilgili biraz sorunum var.
- I had some trouble with the work.
Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım.
- I could tell at a glance that she was in trouble.
Kesinlikle sıkıntılarımız olacak.
- We'll have troubles for sure.
Tom ciddi bir zorluk içinde.
- Tom is in serious trouble.
Jenny Japonca çalıştığından Japonya'da zorluk çekmedi.
- Having studied Japanese, Jenny had no trouble in Japan.