tarikat

listen to the pronunciation of tarikat
Türkçe - İngilizce
cult

It's not a genuine religion. It's a cult. - Bu gerçek bir din değil. Bu bir tarikat.

Everyone in this cult wears orange clothes, just like in jail. - Bu tarikattaki herkes, hapishanedekiler gibi turuncu giysiler giyer.

sect

Many sects have initiation rituals for new members. - Birçok tarikatın yeni üyeler için başlangıç ​​ayinleri vardır.

religious order

Tom belonged to a religious order. - Tom bir tarikata üyeydi.

dervish order
religion

What's the difference between a religion and a cult? - Bir dinle bir tarikat arasındaki fark nedir?

It's not a genuine religion. It's a cult. - Bu gerçek bir din değil. Bu bir tarikat.

tariqa, tariqat, Sufi path
denomination

Our denomination practices exclusive psalmody in worship. - Tarikatımız ibadetlerinde sadece Zebur'daki ilahileri okumaktadır.

tariqa, tarekat, dervish order, dervish fraternity
dervish order, religious order, sect, denomination
order

Tom belonged to a religious order. - Tom bir tarikata üyeydi.

(Din) Tariqah
tariqa
observance
tarikat üyesi
brother
tarikat ileri geleni
prior
tarikat kuralı
observance
tarikat lideri
general
tarikat üyeleri
brethren
tarikat üyesi
sect member
tarikat şefi
commander
evliyayı peygamberlerden üstün tutan tarikat
keep it on the cult of saints, prophets
tarikatlar
brotherhoods
manastırda yaşayan tarikat üyesi
cenobite
Türkçe - Türkçe
Tasavvufa dayanan, Tanrı'ya ulaşmak için kendilerine göre bazı yöntemler benimseyen yollardan her biri
(Osmanlı Dönemi) yol, mânevi yol; kalbi dünyanın fani işlerinden ayırıp Allah sevgisi ile bağlamak
(Osmanlı Dönemi) MEDREC
(Osmanlı Dönemi) SÜRCUCE
(Osmanlı Dönemi) VEŞİA
(Osmanlı Dönemi) KIDDE
TARİKAT
(Osmanlı Dönemi) Yol, manevî yol
TARİKAT
(Osmanlı Dönemi) Usûl, tarz. Hal ü şan. Bak: Müteşeyyih, Seyr-i âfâkî, Tasavvuf
tarikat