tanınmayan

listen to the pronunciation of tanınmayan
Türkçe - İngilizce
unbeknownst
unbeknown
unknown

Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death. - Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.

tanı
{i} diagnosis
pek tanınmayan
obscure
tanı
identification
tanı
direct
tanı
(Bilgisayar) identify

Some people identify success with having much money. - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

You can easily identify Tom because he is very tall. - Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.

tanı
recognise

Do you recognise the person in this picture? - Bu fotoğraftaki adamı tanıyor musun?

Can you recognise the person in this picture? - Bu resimdeki kişiyi tanıyabilir misin?

tanı
{f} recognized

She was burned so extensively that her children no longer recognized her. - O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.

Everyone recognized him as a brilliant pianist. - Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.

tanı
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

TANINMAYAN
(Askeri) unknown

Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death. - Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.

tanı
diagnosis teşhis
Türkçe - Türkçe
bilinmeyen
tanı
Bir hastalığı tanıma işi, teşhis
tanınmayan