taksim

listen to the pronunciation of taksim
Türkçe - Türkçe
Bölme ve bölü
Parçalara bölme, bölüştürme: "Bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu."- A. İlhan
(Osmanlı Dönemi) bölmek, paylaştırmak, kısımlara ayırmak
Klasik Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcının irticalen yaptığı gezinti
Klasik Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcının irticalen yaptığı gezinti: "Davullar çalarken, kemanlar taksim yapıyor, kanunlar derin bir ezgi ile titreşirken bando coşuyor."- A. Gündüz
Parçalara bölme, bölüştürme
TAKSİM
(Osmanlı Dönemi) (Kısım. dan) Bölme. Parçalara ayırma
TAKSİM'İ A'MAL
(Hukuk) İşbölümü
taksim etmek
Kısa bir süre çalgı çalmak
taksim etmek
Bölmek, bölüştürmek, pay etmek
SEBR VE TAKSİM
(Osmanlı Dönemi) Mantıkta bir isbatlama tarzı ve usulüdür. Bu iki kelime beraber kullanıldığı gibi, "delil-i taksim, delil-i münkasım" gibi tâbirlerle de söylenir. Bu isbatlamada bir şeyin aslında bulunan vasıflar, illet olmaktan birer birer ibtal edildikten sonra, tam illet olmaya elverişli olan tesbit edilir. (Lât: Residu: Arkada kalan, bâkiye.) Taksim: Man: Bir bütünü hariçte hiç artmamak şartıyla bölmek
sebr ve taksim
(Osmanlı Dönemi) mantıkta bir isbatlama usulüdür Bu isbatlamada bir şeyin aslında bulunan vasıflar, birer birer illet olmaktan birer birer iptal edildikten sonra, tam illet olmaya elverişli olan tesbit edilir
İngilizce - Türkçe
taksik
taksim