statü

listen to the pronunciation of statü
Türkçe - İngilizce
statute
(Hukuk) status

Tom applied for refugee status. - Tom mülteci statüsü için başvuruda bulundu.

An expensive car is a status symbol. - Pahalı bir araba bir statü sembolüdür.

place
statute, regulation
position
(Askeri) statüs
covenant
standing
social status
sosyal statü
social status
sosyoekonomik statü
(Pisikoloji, Ruhbilim) socioeconomic status
ekonomik statü
(Ticaret) economic status
sosyal statü
social scale
toplumsal statü
social rank
yüksek statü
higher status
yüksek statü
high status
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Yapı
Heykel
Heykel: "Köyün evlerinin toprağından yapılmış, canlı, ilkel bir statü düşündüm."- H. E. Adıvar
Tüzük
Bir topluluk veya bir toplum içinde bir kimsenin durumu veya kazandığı saygınlık
Bir topluluk içinde bir kimsenin durumu ya da kazandığı saygınlık
Kadro bakımından bağlı olduğu durum, pozisyon: "Kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri siyasi partilere giremezler."- Anayasa
Kadro bakımından bağlı olduğu durum, pozisyon
Durum, pozisyon
sosyal statü
Bir sosyal pozisyonunun diğer sosyal pozisyona göre işgal ettiği duruma verilen ad
statü