Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
- This course teaches basic skills in First Aid.
Tom bir fotoğrafçı olarak becerilerini geliştirmek istedi.
- Tom wanted to hone his skills as a photographer.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
- A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Tom yetenekli bir marangozdur.
- Tom is a skillful carpenter.
Yetenekli sanatkâr parçalanmış vazoyu parça parça restore etti.
- The skilled craftsman restored the shattered vase piece by piece.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
- I have absolutely no artistic skills.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Tom bunu yapmada becerikli.
- Tom is skillful at doing that.
Joseph yetenekli bir ekonomisttir.
- Joseph is a skilled economist.
Oldukça yetenekli bir arabulucusun.
- You're quite a skilled negotiator.
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- Students should develop their reading skills.
Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.
- The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.
Bir papaz bir paravanın üstüne bir rahibin resmini ustaca çizdi.
- A priest skillfully drew a picture of a priest on a folding screen.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Onunla çok ustaca başa çıktın.
- You handled that very skillfully.
Homer diğer bütün şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
- Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
İngilizce becerilerimi geliştirmek istiyorum.
- I'd like to improve my English skills.
Tom bir fotoğrafçı olarak becerilerini geliştirmek istedi.
- Tom wanted to hone his skills as a photographer.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
Kız parmakları ile yeteneklidir.
- The girl is skillful with her fingers.
Tom yetenekli bir marangozdur.
- Tom is a skillful carpenter.
And I am skiller than you.
... skill jobs. That's why we have to emphasize manufacturing. That's why we have to invest ...
... able to go back to school if you think there's some skill sets ...