I think these are yours.
- Sanırım bunlar sizinkiler.
I need a pencil. Can I use one of yours?
- Bir kaleme ihtiyacım var. Sizinkilerden birini kullanabilir miyim?
It’s all yours.
Yours sincerely, Yours faithfully, Yours, Sincerely yours.
I know that you're a teacher.
- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
I don't see your point.
- Siz insanları anlamıyorum.
Tom wouldn't leave without your permission.
- Tom sizin izniniz olmadan gitmedi.
People will question all the good things they hear about you but believe all the bad without a second thought.
- İnsanlar sizin hakkınızda duydukları bütün iyi şeyleri sorgulayacak fakat bütün kötü şeylere tereddüt etmeden inanacaklardır.
Your ideas are all out of date.
- Sizin fikirleriniz tamamen çağ dışıdır.
Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
It's none of your business.
- Bu sizi ilgilendirmez.
That's none of your business.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
In that respect, my opinion differs from yours.
- O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
I can't afford such a good camera as yours.
- Sizinki gibi öyle iyi bir kamera alamam.