sistemli

listen to the pronunciation of sistemli
Türkçe - İngilizce
systematic

Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order. - Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.

scientific
(Tıp) systemic
schematic
systematical

Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order. - Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.

systematic, methodical
orderly
systematically

Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order. - Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.

methodical

Tom is quite methodical. - Tom oldukça sistemli.

businesslike
sistem
{i} system

Communism is the system practiced in the Soviet Union. - Komünizm, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde uygulanmış sistemdir.

Windows is the most used operating system in the world. - Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.

sistemli bir hale getirmek
systematize
sistemli analiz
systematic analysis
sistemli düzenleme
regimentation
sistemli hastalık
(Tıp) systematic affection
sistemli hastalık
(Tıp) systematized affection
sistemli hata
systematic error
sistemli hezeyan
(Pisikoloji, Ruhbilim) systematized delirium
sistemli inceleme
audit
sistemli kuruntu
(Pisikoloji, Ruhbilim) systematized delusion
sistemli olarak
regularly
sistemli olarak
systematically

Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order. - Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.

sistemli olmayan
nonsystematic
sistemli sulama
systematic irrigation
sistemli çalışmak
study systematically
sistemli çalışmak
work systematically
sistem
grid
sistem
tract

Millions of beneficial organisms live in the human digestive tract. - İnsanın sindirim sisteminde milyonlarca yararlı organizma yaşamaktadır.

sistem
method
sistem
(Ticaret) machinery
sistem
practice
sistem
{i} regime
Sistem
(Tıp) systema
geliştirilmiş paletli yük sistemli (PLS) kamyon
(Askeri) enhanced palletized load system (PLS) flatrack
sistem
framework
sistem
system; tract, system
sistem
regulation
sistem
gridiron
sistem
graticule
sistem
the system
sistem
cosmos
sistem
man

This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products. - Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.

I don't know this system, but the man in charge will explain. - Ben bu sistemi bilmiyorum ama sorumlu adam açıklayacak.

Türkçe - Türkçe
Belli ilkelere, kurallara uyan, dizgeli, sistematik
Düzenli
Sistem
dizge

Dünyanın en zor yazı dizgesi hangisidir? - Dünyanın en zor yazı sistemi hangisidir?

Sistem
(Osmanlı Dönemi) MESLEK
SİSTEM
(Osmanlı Dönemi) Manzume
SİSTEM
(Osmanlı Dönemi) Proğramlı çalışmak
SİSTEM
(Osmanlı Dönemi) Fr. Bir bütün meydana getirecek şekilde, karşılıklı olarak birbirine bağlı unsurların hepsi
SİSTEM
(Osmanlı Dönemi) İlimde bir bütün meydana getirecek esasların hepsi
SİSTEM
(Osmanlı Dönemi) Bir nizâm dâiresinde çalışan takım
sistem
Yol, yöntem
sistem
bakınız: Dizge
sistem
Model, tip: "... son sistem, pırıl pırıl bir rotatif almışlar."- Y. Z. Ortaç
sistem
Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni: "Servet, nasıl kazanılmış olursa olsun, onun kontrolüne girecek rejim ve sistem memleketi mahvedecektir."- H. E. Adıvar
sistem
öğretier bütünü
sistem
Model, tip
sistem
Düzen
sistem
Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni
sistem
Bir aracı oluşturan düzen, düzenek, tertibat
sistemli