Lincoln set the slaves free.
- Lincoln köleleri serbest bıraktı.
Lincoln agreed that all slaves should be freed.
- Lincoln bütün kölelerin serbest bırakılmasını kabul etti.
They released the prisoner.
- Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.
The terrorists released the hostages.
- Teröristler rehineleri serbest bıraktı.
Those prisoners were set free yesterday.
- Şu tutuklular dün serbest bırakıldı.
The prisoner was set free yesterday.
- Tutuklu dün serbest bırakıldı.
The terrorists released the hostages.
- Teröristler rehineleri serbest bıraktı.
Iran balks at release of American woman.
- İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.
Tom refused to let go.
- Tom serbest bırakmayı reddetti.