sahneler

listen to the pronunciation of sahneler
Türkçe - İngilizce
scenes
Plural of scene
sahne
{i} scene

The terrible scene made him tremble in fear. - Korkunç sahne onu korku içinde titretti.

We gazed at the beautiful scenery. - Güzel sahneyi izledik.

sahne
stage

The man dancing on the stage is my uncle. - Sahnede dans eden adam benim amcam.

They sang on the stage in turn. - Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.

sahne
site
sahne
(Tiyatro) onstage
sahne
boards
sahne
theatre

Soon, in the great theatre, the lights will be put out, and the empty stage will be left to ghosts. - Yakında büyük tiyatroda ışıklar söndürülecek ve boş sahne hayaletlere terk edilecek.

sahne
act

He became the finest actor on the American stage. - O, Amerikan sahnesinde en iyi aktör oldu.

Jane saw the students acting well on the stage. - Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.

sahne
board
sahne
stage set
sahne
to stage
film gösterime girmeden yayınlanan sahneler
prevue
hatırda kalıcı sahneler
highlights
müstehcen sahneler koymak
(film) sex up
sahne
set

The story is set in Neuilly-on-the-Seine, a French town not far from Paris. - Hikaye Neuilly -on-the -Seine'da sahnelenmiştir, Paris'ten çok uzak olmayan bir Fransız kasabası.

We have to set the scene for negotiations. - Biz müzakereler için sahne ayarlamak zorundayız.

sahne
setting (for an event)
sahne
stage; tiy, scene
sahne
arena
sahne
theat., cin. scene (one part of an act, one episode in a movie)
sahne
stage (of a theater, auditorium)
sahne
setting
sahne
scenic
sahne
bandstand
sahne
harlequinade
sahne
theater

The theater group performed the new play. - Tiyatro grubu yeni oyunu sahneledi.

Türkçe - Türkçe

sahneler teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

SAHNE
(Osmanlı Dönemi) Cerahat, yara
sahne
Tanık olunan, gözlenen olay
sahne
Görüntü
sahne
İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik gibi her tür gösteri yapmaya uygun yer
sahne
Bir oyun veya filmin başlıca bölümlerinden her biri
sahne
Gösteri sergilenen eğlence yeri veya tiyatro
sahne
Tanık olunan, gözlenen olay: "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm."- A. Gündüz
sahne
Bir konu veya çalışma çevresi, çalışma dalı
sahne
Gösteri sergilenen eğlence yeri veya tiyatro: "Sahnemizin ilk Türk kadını Afife'yi polis yakalamaya gelince edebî heyet azaları birer birer kaçmış, yalnız Celâl Sahir kalmıştı."- Y. Z. Ortaç
sahne
şano
sahneler