sürekli,sürekli olarak

listen to the pronunciation of sürekli,sürekli olarak
Türkçe - İngilizce
continuously
Without pause

The river continuously flows to the sea, it will never pause to let us cross on dry land.

at every point; "The function is continuously differentiable"
with unflagging resolve; "dance inspires him ceaselessly to strive higher and higher toward the shining pinnacle of perfection that is the goal of every artiste"
ceaselessly, without stopping
at every point; "The function is continuously differentiable
In a continuous maner; without interruption
sürekli olarak
(Hukuk) permanently

The man turned permanently blue after he drank the silver solution. - Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.

sürekli olarak
perpetually
sürekli olarak
continually

She complained continually that there was no money left. - O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.

I continually go to the market. - Ben sürekli olarak pazara giderim.

-den beri sürekli olarak
ever since
sürekli olarak
abidingly
sürekli olarak
all the time
sürekli olarak
on and on
sürekli olarak
constantly

His mother is constantly complaining about it. - Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.

My uncle constantly causes his family trouble. - Amcam sürekli olarak ailesine başına bela olur.

sürekli olarak
invariably
sürekli olarak
on
sürekli olarak
continuously, continually, all the time
sürekli olarak
in ordinary
sürekli olarak
evermore
sürekli olarak
continuously

People are changing continuously. - İnsanlar sürekli olarak değişiyorlar.

In swimming pools, water is continuously pumped through a filter. - Yüzme havuzlarında, su sürekli olarak filtrelerden pompalanır.

sürekli olarak
incessantly

A bird is incessantly singing in my balcony. - Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.

sürekli,sürekli olarak