zum teil

listen to the pronunciation of zum teil
Немецкий Язык - Турецкий язык
kısmen
Английский Язык - Турецкий язык

Определение zum teil в Английский Язык Турецкий язык словарь

part
parça

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır. - Music is an important part of my life.

part
kısım

Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi. - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.

Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar. - They debated other parts of the proposal.

part
taraf

Her iki taraf savaşa karşı çıktı. - Both parties opposed war.

Onların tarafında bir hataydı. - It was a mistake on their part.

part
kısmen

Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı. - This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.

Kısmen sizinle aynı fikirdeyim. - I partly agree with you.

part
yarı

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

Yarın partiye gelecekmisin? - Will you come to the party tomorrow?

part
ekseriya
in part
kısmen

Türbenin çürümesi kısmen asit yağmuru nedeniyledir. - The decay of the shrine is due, in part, to acid rain.

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

part
görev

Görevimi yapmayı planlıyorum. - I plan on doing my part.

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

part
yan

Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek. - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.

Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum. - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.

part
{f} ayır

Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir. - These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.

İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler. - After ten years as business partners, they decided to part ways.

part
fasıl
in part
taksitle

Ben toplu ödemeyi taksitle ödemeye tercih ederim. - I prefer payment in full to payment in part.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
Немецкий Язык - Английский Язык
to some extent
part
to some degree
partially (formal)
partly
in part

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Zum Teil ist die Abnahme der Entwicklungshilfeleistungen Japans auf einen heimischen ökonomischen Abschwung zurückzuführen.

The decay of the shrine is due, in part, to acid rain. - Der Verfall des Schreins liegt zum Teil am sauren Regen.

zum Teil /z.T./
in part
zum Teil /z.T./
partly
Das erklärt nur zum Teil/teilweise …
This does not go a long way to explain …
Das liegt zum Teil daran, dass …
This is partly because …
Das stimmt nur zum Teil.
This is only partially/partly/part true
Das stimmt nur zum Teil.
This is only true in part
Kopfplatte (oberer Teil einer Gitarre zum Stimmen der Saiten)
peghead
Kopfplatte (oberer Teil einer Gitarre zum Stimmen der Saiten)
headstock
etw. zum Teil finanzieren
to part-finance something
nur zum Teil erfolgreich sein
to be only partially successful
zum großen Teil
to a large extent
zum großen Teil
in large part
zum großen Teil
for the most part
Немецкий Язык - Немецкий Язык
z.T