My new boots are made of real leather and have relatively high heels.
- Benim yeni çizmelerim gerçek deriden yapılmış ve nispeten yüksek topuklara sahiptir.
I look sexier in high heels.
She's wearing high heels.
- O yüksek topuklu giyiyor.
She was wearing a short skirt and high heels.
- O, kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.