Zayıf yönlerimiz açığa çıkarıldı.
- Our weaknesses were exposed.
İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
- Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
Calhoun konuşmasını okuyamayacak kadar çok cılızdı.
- Calhoun was too weak to read his speech.
Cılız ve narin bir çocuktu.
- He was a weak and delicate child.
Dizlerimde halsizlik hissettim.
- I felt weak in the knees.
O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü.
- She was still weak after her illness.
Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür.
- Women are physically weaker than men.
Biz inanılmaz bir güçsüzlük durumundaydık.
- We were in a state of incredible weakness.
Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
- Everyone has both strong and weak points.
O,İngilizcede zayıftır.
- He is weak in English.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Onların zayıflıkları nedir?
- What are their weaknesses?
Zayıflıklarının üstesinden gelmek zor değil.
- It isn't hard to overcome your weaknesses.
Kahvemi hafif istiyorum.
- I'd like my coffee weak.
Kahvemi hafif severim.
- I like my coffee weak.
Ann'in çikolataya zafiyeti var.
- Ann has a weakness for chocolate.
Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
Tom açıkçası hâlâ çok zayıf.
- Tom is obviously still very weak.
Açık kahveyi tercih ederim.
- I prefer weak coffee.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
O, hastalığından sonra zayıf hissediyor.
- He feels weak after his illness.
Annem uzun bir hastalıktan dolayı çok zayıftı.
- My mother was very weak from a long illness.
This place is weak.
We were served stale bread and weak tea.
His inability to speak in front of an audience was his weakness.
She is an athlete who has a weakness for chocolate.
In a small number of horses, muscle weakness may progress to paralysis.