Don't disturb her while she is sleeping.
- Uyurken onu rahatsız etme.
A woman visited us while you were sleeping.
- Siz uyurken bir kadın bizi ziyaret etti.
I do like watching him when he is asleep.
- O uyurken onu izlemekten hoşlanıyorum.
When I opened the door, I found him asleep.
- Kapıyı açtığımda onu uyurken buldum.
That baby will have slept five hours by noon.
- O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.
I can't take it anymore! I haven't slept for three days!
- Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!
Robin looks very cute when he's sleeping.
- Robin uyurken çok sevimli görünüyor.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
- Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
I want to have a kip.
- Ben uyumak istiyorum.
I usually have a kip on Sundays.
- Pazar günleri genellikle uyurum.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
- Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
He's sleeping like a baby.
- Bir bebek gibi uyuyor.
Tom couldn't get to sleep last night.
- Tom dün gece uyuyamadı.
I have to get to sleep! I've got classes tomorrow.
- Uyumalıyım! Yarın derslerim var.