uygula

listen to the pronunciation of uygula
Турецкий язык - Английский Язык
{f} implement

Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses. - Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.

Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out. - Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var.

(Bilgisayar) apply onto
{f} practice

When it comes to science, practice is more important than theory. - Bilime gelince, uygulama teoriden daha önemlidir.

He practiced every day at home. - O, evde her gün uygulama yaptı.

apply

The law doesn't apply to this case. - Yasa bu durumda uygulanmaz.

The final value theorem does not apply if the system is not stable. - Eğer sistem istikrarlı değilse, son değer teoremi uygulanmaz.

{f} applied

Science can be dangerous when applied carelessly. - Dikkatsizce uygulandığı zaman bilim tehlikeli olabilir.

She applied a bandage to the wound. - Yaraya bir bandaj uyguladı.

{f} implementing
apply to

Does it only apply to masculine nouns? - Bu sadece eril isimlere mi uygulanır?

The rule does not apply to his case. - Kural bu duruma uygulanamaz.

uygulamak
{f} apply

If your baby is prone to rashes, you may want to apply diaper cream, powder, or petroleum jelly after cleaning your baby's bottom. - Bebeğiniz pişiklere eğilimli ise, bebeğinizin altını temizledikten sonra bebek bezi kremi, toz veya vazelin uygulamak isteyebilirsiniz.

uygulamak
{f} implement

It's a plan to implement. - Bu uygulamak için bir plan.

Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out. - Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var.

uygulamak
carry out

I would like to carry out the plan. - Planı uygulamak istiyorum.

It is easy for him to carry out the plan. - Onun için planı uygulamak kolay.

uygulamak
{f} perform
uygulamak
practise
uygulamak
{f} exert
uygulamak
{f} administer
uygulamak
introduce
uygulamak
dispense
uygulamak
{f} deploy
düzeltme uygula
(Bilgisayar) apply patch
stil uygula
(Bilgisayar) apply style
uygulamak
transfer into practice
uygulamak
designate
uygulamak
execute
uygulamak
operate in practice
uygulamak
conform
uygulamak
put to use
uygulamak
(deyim) carry into execution
uygulamak
put on
uygulamak
turn
uygulamak
(deyim) carry into action
uygulamak
(deyim) carry into practice
uygulamak
put into effect
uygulamak
(deyim) bring to bear
uygulamak
to superimpose (one thing) on (another)
uygulamak
(Kanun) carry into effect
uygulamak
practice
uygulamak
impose
uygulamak
realize
uygulamak
enforce

The laws were very difficult to enforce. - Yasaları uygulamak çok zordu.

uygulamak
applicate
uygulamak
{f} complete
boyutu yeniden uygula
(Bilgisayar) redo size
rapor uygula
(Bilgisayar) apply report
sebebi uygula
(Bilgisayar) apply cause
sorgu uygula
(Bilgisayar) apply query
uygulamak
to carry out, apply, put (a plan, a law) into practice
uygulamak
(Hukuk) to implement, to enforce, to apply
uygulamak
fulfil
uygulamak
exercise
uygulamak
fulfill
uygulamak
impart
uygulamak
to apply, to carry out, to put into practice, to enforce, to execute, to realize, to practise, to practice
uygulamak
put into practice
uygulamak
effect
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение uygula в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Uygulamak
tatbik etmek
uygulamak
Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata geçirmek, tatbik etmek
uygulamak
Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata geçirmek, tatbik etmek: "Bu yeni yaşam üslubunu şimdiden uygulamak için somut eylemlere geçiyorlar."- H. Taner. Üst üste getirmek, üstüne koymak, tatbik etmek
uygulamak
Üst üste getirmek, üstüne koymak, tatbik etmek
uygula
Избранное