We must try to preserve the remains of ancient civilizations.
- Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.
Very few places on our earth remain undisturbed by civilization.
- Dünyamız üzerinde çok az yer uygarlık tarafından rahatsız edilmeden kalmıştır.
We live in a civilized society.
- Biz uygar bir toplumda yaşıyoruz.
The missionaries civilized the natives.
- Misyonerler yerlileri uygarlaştırdı.
They took away the remains of a civilization lost in history.
- Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.
We discovered relics of an ancient civilisation.
- Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.