usulsüz

listen to the pronunciation of usulsüz
Турецкий язык - Английский Язык
{s} illegal
unmethodical
marked by a lack of method
out of order
improperly done, not done according to the rules, not done according to Hoyle
unmethodical; irregular; illegal
unlawful
unmethodically
improperly, in an improper way
undue
irregular
outoforder
usul
method
usul
way

You'll have to do things our way. - İşleri bizim usulümüzle yapmak zorunda kalacaksın.

We're doing it the right way. - Biz onu usulüne göre yapıyoruz.

usulsüz mahkeme
kangaroo court
usul
{i} manner
usul
modus
usul
quietly
usul
{i} rite
usul
(Muzik) tempo
usul
(Ticaret) proceeding
usul
sort
usul
time
usul
routine
usul
base
usul
{i} practice
usul
rule
usul
order

Congratulations are definitely in order. - Tebrikler kesinlikle usulüne uygun.

usul
consuetude
usul
gently

The wind gently kissed the trees. - Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.

usul
{i} technique
usul
style
usul
{i} wise
usul
method, way " yöntem, tarz; tempo, time
usul
process
usul
formality
usul
usage
usul
mus. rhythmic pattern, rule which regulates the metric structure of a composition
usul
cut
usul
system
usul
method, system, procedure, way
usul
observance
usul
brand
usul
(Hukuk) mode, practice, procedure, method
usul
procedure
usul
nomo
usul
lex
usul
formula
usul
strain
usul
modality
Турецкий язык - Турецкий язык
(Hukuk) Usule aykırı; kanunsuz; yolsuz
Yöntemsiz
Yolsuz
USULSÜZ TEBLİĞ
(Hukuk) Tebliğin yasada veya hukukda belirtilen usule uygun olarak yapılmaması
USULSÜZ TEVDİ
(Hukuk) Düzensiz saklatım; saklatan tarafından verilen birmiktar para eşya veya kıymetli evrakın saklayıcı tarf.güv.bir yerde saklanması
USUL
(Osmanlı Dönemi) (Asıl. C.) Ana, baba. Cedler
USUL
(Osmanlı Dönemi) İstinadgâh
USUL
(Hukuk) Yöntem; yol yordam; bir işin yapılma süreci; bir işlemin yapılmasına ilişkin olarak izlenecek yol; prosedür
USUL
(Osmanlı Dönemi) Tarz, metod, tertip
USUL
(Osmanlı Dönemi) Râcih delil, kaide. Asıllar, kökler, temeller. Bir ilmin asıl mevzuundan önce öğrenilmesi lâzım gelen esaslar. Bir hedefe ulaşmak için tutulan düzenli yol
Usul
(Osmanlı Dönemi) TEAMÜL
Usûl
(Osmanlı Dönemi) ARUZ
usul
Yol, yöntem: "Burada ne kadar av varsa o kadar da avlanmak usulü vardır."- H. C. Yalçın
usul
Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol, tutulan yol, yöntem, tarz
usul
Yavaş, alçak olarak
usul
Yavaş, sessiz
usul
Klasik Türk müziğinde tempo: "Kendilerine nota, usul filan öğretilecek olursa bunlardan çok şey beklenebilir."- O. C. Kaygılı
usul
Kökler, asıllar
usul
Yavaş, alçak olarak: "Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler"- Karacaoğlan
usul
Bilimde belli bir sonuca erişmek için, belli iike ve kurallara göre izlenen yol, metot
usul
Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri
usul
Alaturka müzikte tempo
usul
Yol, yöntem
usul
Bir yasama veya idare işleminin hazırlanması, yapılması veya yürürlüğe konması sırasında uyulması gereken hükümler ve izlenecek yollar
usul
Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol, tutulan yol, yöntem, tarz: "Kendine baktırmak için güzel usul doğrusu."- H. Taner
usul
Klasik Türk müziğinde tempo
usûl
(Osmanlı Dönemi) bir hedefe ulaşmak için tutulan yol, tarz, metod
usulsüz
Избранное