to talk, especially to spread rumor or gossip

listen to the pronunciation of to talk, especially to spread rumor or gossip
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to talk, especially to spread rumor or gossip в Английский Язык Турецкий язык словарь

noise
gürültü

O gürültüye katlanamam. - I can't put up with that noise.

Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın. - The baby is asleep. Don't make a noise.

noise
ses

Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum. - I heard a strange noise coming from Tom's room last night.

O, gürültünün ne hakkında olduğunu sormak için üst kattan seslendi. - She called down from upstairs to ask what the noise was about.

noise
{f} ses çıkarmak
noise
{f} gürültü etmek
noise
sessiz

Çocuklara sessiz kalmalarını emrettim, ama onlar gürültü yapmaya devam ettiler. - I ordered the children to stay quiet, but they kept on making noise.

Benim için sürpriz oldu, kapı sessizce açıldı. - Much to my surprise, the door opened noiselessly.

noise
gürültüsüz
noise
kısa devre
noise
patırtı
noise
{f} about/around/abroad etrafa yaymak, ilan etmek
noise
(Askeri) PARAZİT: Bir almaçta, karışımından ayrı olarak, alıcı tarafından arzu edilmeyen karışıklık. Parazit, sesli muhabere cihazlarında sesle kendini belli eder; radar cinsinden cihazlarda gözle görünür. Gözle görünene (snow) da denir
noise
(isim) gürültü, ses, patırtı, velvele, parazit
noise
{i} ses, gürültü, patırtı, şamata
noise
(Tıp) Ses, seda, ses veren isimden kulağa gelen titreşim
Английский Язык - Английский Язык
noise

He noised about that he wanted the promotion, unwilling to ask for it but wanting it to be talked about.

to talk, especially to spread rumor or gossip

    Расстановка переносов

    to talk, es·pe·cial·ly to spread Ru·mor or gos·sip

    Произношение

Избранное